- Bütün hayatım bir yolculuk haline dönüştü; bense tek yuvamın, her zaman dönebileceğim ve en iyi bildiğim tek yerin hastalığım olduğuna inanmaya başladım.
- Bir insanın kendine karşı en büyük ödevi gerçeği keşfetmektir.
- yazgını seç, yazgını sev.
- Uzun yıllar önce ben kendimi terk ettiğim için insanların beni terk etmesinden korkuyorum. Bu yüzden yalnız olduğumda orada başka kimse olmuyor.
- Sonuçta sihir diye bir şey yok.
- Ama hayatıma giren en büyük sihir sözcükler değil, gerçek duygular ve hareketler, tıpkı gözyaşları ve yenilgi gibi. Konuşurken kayboluyorum. Altmetnim yok.
Başıma gelen iyi şeyleri takdir etmeye başladım. - Yaptığı şey, herkes için bir şeyler yapmaya çalışıp, sonra da kendine acıma dalgası içinde debelenmekti. Ve belki de sonunda kendini o kadar acınacak hale getiriyordu ki herkes tarafından reddediliyordu.
- Birdenbire ağlamaya başladı ve yine beş yaşında bir çocuk olmayı dilediğini söyledi, o zaman kimse için hiçbir şey yapmak zorunda kalmayacaktı.
- Doğal olamıyor ve kötü bir durumu değiştiremiyor ya da çıkış yolunu bulamıyordum.
- "Ama kutsal Tevrat" diye ısrar ediyor jacob, Franco'nun gömleğinin ucundan çekiştirmesine aldırmayarak: "Tanrı'nın Sebt gününde çalışmamamızı, bu kutsal günü ona dua ederek ve sünnetleri yerine getirerek geçirmemizi istediğini söylüyor."
Spinoza ona doğru dönüyor ve bir öğretmenin genç bir öğrenciyle konuştuğu gibi kibar bir şekilde konuşuyor: "Söyle bana Jacob, Tanrı'nın kadiri mutlak olduğuna inanıyor musun?"
Jacob başıyla onaylıyor. "Tanrı'nın kusursuz olduğuna? Kendi başına eksiksiz olduğuna..."
Jacob yine onaylıyor.
"O halde kusursuz ve eksiksiz bir varlığın hiçbir ihtiyacı, yetersizliği, isteği ya da arzusu olmadığını da kabul edersin, öyle değil mi?"
Jacob düşünüyor, duraksıyor ve temkinli bir şekilde başıyla onaylıyor. Spinoza, Franco'nun dudaklarında beliren bir gülümseme fark ediyor.
"O halde" diye devam ediyor Spinoza: "Ben Tanrı'nın onu nasıl yücelttiğimize, hatta yüceltip yüceltmemize dair bir isteğinin olmadığını düşünüyorum. O zaman Jacob, bırak da Tanrı'yı kendimce seveyim ben."