- Hiç şöyle dikkatinizi belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırmadan, hiç bir şey üzerinde düşünmeden, gerçekten duru bir zihinle sakin sakin oturduğunuz oldu mu? O zaman her şeyi işitirsiniz, zihniniz dar bir kanal içine kapatılmamış olur: Bu biçimde dinlerseniz içinizde olağanüstü bir değişim gerçekleşir. Size derinlik ve içgörü kazandırır. Göreceksiniz ki, sizi öylesine etkileyen sözlerin ötesine geçiryorsunuz, sözlerin sözel anlamını aşıyorsunuz.
- Önyargılarınızın her şeyi olduğu gibi görmenize engel olmasına izin vermeyin. Yanlızca ağaçları, kuşları, sokakta yürüyen, çalışan, gülümseyen insanları gözlemlemekle, sizde, sizin içinizde büyük bir değişiklik olacaktır.
- Eğer şu ya da bu tür inançlara sıkı sıkı sarılır, her şeye belirli önyargıların ya da geleneğin açısından bakarsanız, gerçekle hiç bir bağlantı kuramazsınız. Keskin bir dikkatle, açık gözlerle ama hemen yargılamadan, hemen sonuçlara varmadan gözlemlemeyi sürdürürseniz, düşüncelerinizin şaşılacak derecede keskinleştiğini göreceksiniz.
- Unutmayın ki yalnız değilsiniz ve hiçbir zaman da olmadınız.
O içinizdeki sihirli güç sizi her türlü sıkıntının üzerine çıkaracaktır. - Birinci sorunumuz, gerçekten temel sorunumuz korkudan arınmaktır. Korkunun ne yaptığını bilirsiniz. Zihni karartır. Zihni donuklaştırır. Korkudan şiddet doğar. Korkudan bir şeye tapınma başlar. Tamamen farklı boyutta bir şeyi keşfetmek, ortaya çıkarmak için korkudan arınmış olmak gerekir. Çoğumuz hem korktuğumuzun hem de neden korktuğumuzun farkında değiliz. Neden korktuğumuzu bildiğimiz zaman da ne yapacağımızı bilmeyiz. Onun için olduğumuz şeyden kaçarız ki, bu da korkudur; ve kaçtığımız yer de korkuyu büyütür. Böylece de bir kaçışlar ağı kurmuş oluruz.
- Ölümde ölümsüzlüğü arıyoruz; doğum ve ölüm hareketinde sürekliliği özleriz; zamanın akışı içinde ebedi olan için yanıp tutuşuruz; gölgede kaldığımızda ışığa inanırız. Ölüm ölümsüzlüğe
götürmez; sadece ölümün olmadığı bir hayatta ölümsüzlük vardır. - Kişi Tanrıyı sevdiğini söyler ama sevdiğini söylediği tanrı hakkında hiçbir şey bilmez. Çünkü bu "sevgide" korku vardır, güven ihtiyacı vardır, kişiyi tanımadığı bir şeyi sevmeye zorlayan "kutsal" kitaplar ve ağır geleneksel baskılar vardır.
- Sürekli bir şeylere özlem duyulan, çelişkiler, rekabet, taklit ve uyum sağlama çabasıyla dolu bir yaşam değil; nispeten doyuma ulaşmış bir yaşam değil; biraz şan, biraz şöhret, biraz maddi zenginliğe ulaşılmış bir yaşam değil ama barışın olduğu bir yaşam. Dinginliğin, canlılığın onurla var olduğu bir yaşam. Böyle bir yaşam olabilir mi?
- Küçük bir çukur açarız ve kendimizi oraya ailemizle, hırslarımızla, kültürümüzle, korkularımızla, tanrılarımızla, çeşitli tapınma biçimlerimizle kapatırız ve orada ölürüz; yaşamın geçip gitmesine izin veririz ? bu yaşam sonlu, sürekli değişkendir, hızlıdır ve öylesine olağanüstü derinlikleri vardır, öylesine yaşamsal ve güzeldir.
- İnsanın içinde bütün dünya vardır ve eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen, kapı orada ve anahtar elindedir. Yeryüzünde senden başka hiç kimse ne sana o anahtarı verebilir ne de o kapıyı açabilir.