- ?İnsanlar delidir!? dedim. ?Neyi niçin yaptıklarını bilmezler. Beyinlerinde bir diktatör vardır, onları hormonları yönetir ama bununvfarkında olmazlar, kendi iradeleriyle davrandıklarını sanırlar.
- Aşk dünyadaki en tehlikeli, en öldürücü duygudur.
- Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar; bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir; dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar;öldürür ötekini. Aynı anda çakıp sönen bir şimşeğe benzer. Geceleyin saklar şafakta zaptedilecek olan kaleyi. Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında.?
- Birine âşık olmak,gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir,cinayet de, intihar da.
- Hayatımda böyle bir şey başıma gelmedi? diye anlattı o anı. ?Sanki dünya silinmişti ya da ben başka bir dünyaya ışınlanmıştım. Karşımdaki yüz, ilahi bir ışıkla aydınlanmıştı. Güzellik falan değildi bu, çok daha fazla birşeydi.Hiçbir dilde bunu anlatacak bir kavram, bir kelime olduğunu sanmıyorum.
- Ona bakarken Mevlânâ?nın dizeleri gelmişti aklıma: ?Bu aşka ilahi diyemem korkarım / İnsani diyemem utanırım.? ?
- Denizler ötesine giden kişi yalnızca iklimi değiştirmiş olur, aklını değil. Senin ihtiyacın olan sürekli gezmek değil, kaplanın sırtından inmek. Hatırlıyorsun değil mi;hani bir adam kaplanın sırtına binmiş, bir türlü inemiyormuş. Çünkü sırtından indiği zaman hayvanın kendisini yiyeceğinden korkuyormuş. Ama bir insan ömür boyu kaplanın sırtında oturamaz ki! Artık kaplandan inmen, her şeyle, özellikle de geçmişinle yüzleşmen gerekiyor. Sana o zamanlar bir psikiyatra gidelim diye çok ısrar ettim ama beni dinlemedin.
- Aktif unutmanın yararları hakkındaki nutku sen anlatmamış mıydın bana? Hani insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı. Hani unutmak, insan soyunun en büyük şifasıydı.
- Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar? dedim. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür ;nedense bundan kimse korkmaz!
- Onu bekliyorum, evet, her gün, her an bekliyorum, ama tuhaf bir bekleyiş bu. Umutlanmadan, hatta sanki hiç önemsemeden bekliyorum. Bir üzüntü hissetmiyorum artık. Bu bekleyişin en önemli yönü, sürekli bir durum olması; düşüncelerimin, hayatımın doğal bir parçası gibi.