- Normal görünmüyorsun, tatlım. Hasta görünüyorsun. Çünkü normal olmayanla hasta olmak aynı şeydir. Kendini mahvediyorsun ve bunu sana söyleyecek hiç kimse yok..
- Korkuyorsun, çünkü senden güçlü, nefret ediyorsun, çünkü korkuyorsun, seviyorsun, çünkü ona boyun eğdiremiyorsun. Ne de olsa sadece boyun eğdiremediğini sever insan.
- Kendimi hissediyorum. Ama sadece gözüne bir şey kaçan göz, parçalanmış parmak ve ağrıyan diş kendini hisseder ve bireyselliğini kavrar. Sağlıklı göz, parmak ve diş adeta yoktur. Kişisel bilincin sadece bir hastalık olduğu apaçık ortada değil mi?
- ?Alçakgönüllülük erdem, gurursa kusurdur. Biz Tanrı'dan, Ben Şeytan'dan gelir...?
- Bu kendimi öldürmekle aynı şeydi ama ancak o zaman dirilebilirdim. Çünkü sadece ölmüş olanlar dirilebilirler...
- Dilin sdb'si (saniye başına devinim) daima düşüncenin sdb'sinden azıcık yavaş kalmalı ve aksi durum asla olmamalıdır...
- Her günün rengi aynı. Kurutulmuş, aşırı ısıtılmış kum gibi sarı ve ne en ufak bir gölge ne bir damla su var ne de sapsarı kumun bir sonu...
- Soyut sorularla uğraşmak inek midesi ilkesiyle yapılanmış beyinlerin ayrıcalığıdır, bilindiği gibi, bu mide geviş getirebilir...
- "Şöyle diyelim: Bir kare, canlı, harika bir kare tahayyül edin. Onun kendisini, yaşamını anlatması lâzım. Kare'nin aklına en son gelecek şey dört eşit köşesi olduğunu söylemektir: Çünkü bunu görmez, bu kendisi için çok alışılmış ve günlük bir şeydir ki..."
- Çarpım tablosu antik çağdaki Tanrıdan daha bilge ve daha mutlaktır, hiçbir zaman, anlıyor musunuz hiçbir zaman hata yapmaz. Çarpım tablosunun düzenli ve sonsuz yasalarına göre yaşayan numaralardan daha mutlusu da yok. Ne tereddüde ne de hataya yer vardır. Doğru tektir, doğru yol da tek: bu doğru iki kere ikidir ve doğru yolu ise dörttür. Eğer mutlu ve ideal bir şekilde çarpılmış bu ikiler herhangi bir özgürlüğü düşünmeye başlasalardı, yani açıkçası hataya düşselerdi bu, saçma olmaz mıydı..?