- Eğer kişi insanların mutluluk,sevgi,sevinç,olarak tanımladıkları şeylerin tamamıyla yanlış temeller üzerine inşa edilmiş varsayımlar olduğunu keşfederse yüreğinde derin bir boşluk bulur.Onun için bu büyük boşluğu doldurmanın yegane çaresi de gerek kendisinin gerekse de başkalarının kaderleri üzerine kumar oynamasıdır.Bunu başarabilecek yeteneğe sahip birinin gücü her şeye kadirdir.
- Bizim mutlululğumuzu yada mutsuzluğumuzu belirleyen şey hakikat değildir.Bizler tasavvur eder,kanaat sahibi olur sonucunda da mutluluğa yada mutsuzluğa erişiriz.Üstelik her yeni gün bize kanaatlerimizin ne kadar aldatıcı olduğunu gösterir.Kaderimiz içinde aynı şey geçerlidir. Zeki bir adam bunu bilir ve bunu umursamaz. Ancak aptallar mutlu oldukları için sevinirler!
- "Gerçekten de, halkın gözünde değer kazanmak isteyen kişi, halkın istediği gibi giyinmelidir. " (sayfa 198)
- " Bana hakaret ederek kendi kusurlarını örtebileceğini mi sanıyorsun? " (sayfa 30)
- Bilinç seviyesi ne kadar düşerse fanatiklik de o ölçüde artar. (sayfa 268)
- Çölde açlıktan ölmekte olan bir çakal kafesteki karnı tıka basa tok bir aslandan daha mutludur.
- ?İnsan hayatının tamamını dört duvar arasında geçirebilir. Kendisini tutsak olarak hissetmediği müddetçe tutsak sayılmaz. Ama kainatın sonsuz büyüklüğünü , milyonlarca yıldızı , galaksiyi görüp onlara asla erişemeyeceğini bilen biri için koskoca dünya hapishaneden farksızdır. İdrak ettikleri şey zamanın ve mekanın tutsağı haline getirir.?
- Hayatta aldatmaca nerede başlar, hakikat nerede biter? Bunu söylemesi zor. Zaten anlamayacak kadar da gençsin. Ama benim yaşımda olsaydın o zaman cennetin kişinin cennet olarak gördüğü yer olduğunu anlardır.
- Varsayımlarım yalnızca insan ruhu üzerine bildiklerimle değil aynı zamanda insan vücudunun fonksiyonları hususundaki bildiklerime dayanıyor. Dünyanın neredeyse yarısını at, eşek, deve sırtında dolaştım. Kah yürüdüm, kah gemilerde yolculuk yaptım. Sayısız insanla, gelenekle muhatap oldum. Her türlü insani davranışa tanıklık ettim. Kısacası şu an ruhsal ve fiziksel açıdan tüm insani özelliklere önümde açık bir kitap misali hakimim. Fedailer yeniden Alamut'ta uyandıklarında artık cennette olmadıklarını görmenin derin üzüntüsünü hissedecekler. Bu üzüntüyü hafifletmek için de tecrübelerini arkadaşlarıyla paylaşacaklar. Bu sırada vücutlarındaki haşhaşında tesiriyle benzer şeyleri bir kez daha yaşama arzuları giderek artacak. Onlar bu arzunun nedenini cennete kavuşma isteği olarak tasavvur edecekler. Akılları fikirleri birlikte oldukları kızlarda olacak ve gerçek ölümü özlemle beklemeye başlayacaklar. Şehevi hayaller giderek dayanılmaz bir hal alacak. Adeta çılgınlığın eşiğine gelecekler. Hayalleri, anlattıkları, tasavvurları tüm hayatlarını çepeçevre kuşatacak. Kanları kaynayacak kısacası. Sonunda da müthiş istekle dolu, sağlıklı düşünemeyen insanlara dönüşecekler. Onları teselli edeceğiz bir süre. Sonra vakit gelince onlara sonunda cennet kapılarının ardına kadar açılacağını söyleyeceğimiz vazifeler vereceğiz. Ölüme koşacaklar ve dudaklarında mutlu bir tebessümle canlarını verecekler... -Hasan Sabbah
- Pintinin biri gizli bir yere hazine saklar. Etrafındakilere kendini fakir biri olarak tanıtmakta ama için için zenginliğine sevinmektedir. Bir komşusu bunu öğrenir ve sakladığı hazineyi çalar. Ama bizim pinti hazinesinin çalındığını öğreninceye dek sevinmeyi sürdürecektir. Son nefesini verinceye dek durumu öğrenmezse ölünceye dek zengin olduğunu düşünerek mutlu olacaktır. Tıpkı sevgilisinin kendisini aldattığından bihaber bi adamın durumda olduğu gibi. O da durumu öğrenmediği takdirde ömrünün sonuna dek mutlu olacaktır. Ya da tam tersi durumu ele alalım. Diyelim ki adamın son derece sadık bir karısı var. Ama yalancı kimseler onu karısının sadakatsizliğine ikna etsinler. Bu durumda adam cehennem azabı içinde yaşamaz mı? Gördüğünüz gibi bizim mutluluğumuzu ya da mutsuzluğumuzu belirleyen şey hakikat değildir. Bizler tasavvur eder, kanaat sahibi olur sonucunda mutluluğa ya da mutsuzluğa erişiriz. Üstelik her yeni gün kanaatlerimizin ne derece aldatıcı olduğunu bize gösterir. Yani mutluluğumuz aslında hiç de sağlam temeller üzerine inşa edilmemektedir. Kaderimiz için de aynı şey geçerlidir. Zeki bir adam bunu bilir ve bu yüzden de umursamaz. Ancak aptallar mutlu oldukları için sevinirler!