- Mekan, zaman gibi unutkanlık getirir ve bunu bir insanı tüm ilişkilerinden koparıp, onu özgür ve aslına dönebilecek bir duruma getirerek yapar ve gerçekten de bir anda ayrıntılara meraklı ya da ilkelerine bağlı birini bir serseriye dönüştürebilir. Zaman "Lettle ırmağının suyudur" derler ama yabancı hava da onun gibi içilebilir ve etkisi onun kadar güçlü olmasa da daha hızlı olabilir.
- Birbirine sadece göz aşinası olan, her gün, hatta her saat karşılaştıkları, birbirlerini inceledikleri halde, adetlerin hükmüne ya da kendi kuruntularına tabi olarak ne selam ne konuşma, görünüşte kayıtsız bir yabancılığı devam ettirmek zorunda kalan insanlar arasındaki ilişkiden daha garip, daha nazik bir şey olur mu?
- Zaman duygumuz yaşlılık yüzünden yıpranmışsa ya da zaten hiç bir zaman yoğun olmamışsa-bu doğuştan canlılığın olmadığını gösterir -kısa sürede yeniden uykuya yatar ve yirmi dört saat içinde sanki hiçbir yere gitmemişiz ve gezimiz bir gece önce gördüğümüz bir düşten öte bir şey değilmiş gibi gelmeye başlar.
- Yeni bir yerde geçirdiğimiz bir kaç gün diri,yoğun ve rahat akar-altı ya da 8 gün-Sonra,o yere alışıldığı oranda,zamanda,genel bağlamda kısalma oluşmaya başlar.Yaşama bağlı olan ya da bunu umut eden birey,günlerin birkez daha yoğunluğunu yittirmeye ve uçup gitmeye başladıklarını korkuyla fark eder; son hafta ya da belki dördüncünün sonunda da zaman ürkünç bir hız kazanarak uçup gitmeye başlar.
- Müzik zamanın akışına kendine özgü ve canlı ölçümleriyle canlılık,ruh ve değer katar.Müzik,zamanı ve bizi uyandırır ve bu bağlamda ahlaksaldır.Sanat da uyandırdığı sürece ahlaksaldır ama ya tersini yapıyorsa?Bizi uyuşturuyor,uyutuyor ve tüm hareketleerimizi ve ilerlememizi baltalıyorsa?Müzik de bunu yapabilir.Uyuşturucularının etkilerinin çok iyi farkındadır.Şeytani bir etki beyler!Uyuşturucular şeytan işidir çünkü durgunlaştırır,hareketsizleştirirler ve kölelere özgü bir durağanlığa neden olurlar.
- ...ve derler ki ancak acı çeken acı çekene yol gösterebilir ve onu iyileştirebilir.Oysa insan kendisinin tutsağı olduğu düşünsel bir güce tümüyle egemen olabilir mi?Vurgun yemiş biri,kurtarıcı olabilir mi?
- Dr.Behrens:"Bu gözyaşları da ne,ehlikeyif herif?"dedi Hans Castorp'a dönerek. "Burada uluorta ağlamak yasaktır. Yönetmelik yasaklıyor.Bırakırsak herkes ağlar."
- Gözler konuştuğunda, ağız henüz "siz" bile diyememiş olsa da "sen" diye hitap eder.
- Analiz aydınlanmanın ve uygarlığın bir sonucuysa iyidir:Aptal kanıları sarstığı,doğal önyargıları çözümlediği,ve otoritenin kuyusunu kazdığı sürece.Yani kurtardığı,yonttuğu ve insanlaştırdığı sürece iyidir:köleleri özgürlük için olgunlaştırır. Eyleme engel olduğu,yaşamı kökünden zedelediği ve onu biçimlendiremediği sürece de kötüdür,çok kötüdür. Analiz çok itici,bağlı olduğu ölüm denli itici olabilir;mezarın ve onun murdar anatomisinin bir yandaşıdır.
- Benlik ve sahiplenme duygusunun vücuda girmesi ayrışmayı, ayrışma farklılığı, farklılık kıyaslamayı, kıyaslama tedirginliği, tedirginlik şaşkınlığı, şaşkınlık hayranlığı yaratır; hayranlık ise değişme ve birleşme isteğini yaratır. 10