- "Hiçlikten koptuk geldik, sanki hiç yaşamamış gibi öleceğiz ve yine hiç olacağız. Ömrümüz ölüm ile hayat arasında hiçliğin saç telinde asılıdır. Kaderimizde hiç olmak var."
(Sayfa 103) - Cehennem, acıların en dibe vurduğu anda ''Yok mu beni anlayan?'' diye sorduğun yerde başlar.
- Ben susmanın tadını anladığım halde, konuşanlar konuşmanın ızdırabını anlayamadılar.
- Nice vedalara boynun büküldü. Kim bilir kaç gidenin ardından gözlerine yağmur bulutları çöktü. Kaçıncı kez yeşerdi çimenler, kaçıncı kez ağaçlar yapraklarını döktü. Takvimlerden kopanlar bir daha geri gelmedi. Öyle bir akıştı ki bu, geri dönüşü olmayan. Adı zaman...
- Hiç kimse bir başkasının anladığı kadar olmamalı. Başkalarının anlamlandırmasından kurtulamadıkça kendiniz olmanız hayaldir...
- Eğer içinde Allah aşkı yoksa bir ömür bir gece kadar bereketsiz, eğer içinde Allah aşkı varsa, bir gece bir ömür kadar bereketlidir; Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olmasının anlamı da budur...
- Kur'an; günah işlemeyenden değil, günahına tövbe edenlerden örnek verir.
- Aşkın sırrı cehennemden korkmamak ve cenneti arzulamamaktır. Aşkın sırrı su yerine susuzluğu aramaktır. Aşkın sırrı Allah'tan Allah'a yakınlığı satın almaktır. Aşkın sırrı Rabb'imizin bize duyduğu sevgiden dolayı var olduğumuzu bilmektir. Aşkın sırrı hem aşık hem maşuk olmaktır.
- - Mevlana'm, insanlar neden içlerinde med-cezir yaşarlar?
- İçimizde bir Musa yaşarken bir de Firavun besleriz de ondan. Hz. Musa ve Firavun kıssasında alacağımız birçok hikmetli dersler vardır. Mesela Hz. Musa, Kavmini hür bırakmasını istemek için firavuna tekrar tekrar gitmek zorundaydı. Firavun, Hz. Musa'daki ilahi gücü tanımış ve isteğini kabul etmişti. Ancak sonra, tam Hz. Musa oradan ayrılmak üzereyken fikrini değiştirdi. Sürekli böyle yapıyordu. Biz de manevi nimetlerin ve nusretlerin hakikatini kabul ediyoruz ve hayatımızı farklı yaşayacağımıza söz veriyoruz. Ancak daha neredeyse verdiğimiz kararın mürekkebi kurumadan, eski huylarımıza geri dönüyoruz. Med-cezir yaşamak istemeyen, içindeki Musa'yı büyütmeli, o vakit firavun zaten ölmüş olur. - Hayvanın nankörü, vefasızı olmaz. Hayvan fıtratı üzerine yaşar. İnsan, hayırsızlığını hayvanlara yükleyerek, kurtulduğunu sanır. İnsan, yaratılışı üzerine yaşasa sıkıntı yok. Bak hayvanlara, fıtratının dışına çıkıyor mu? Sen hiç miyavlamaya çalışan köpek gördün mü? (Sayfa 184)