- Kuşlar kadar kaygısız uçamadın,Ya Esefa!
- "Oku!" yan kendini okur,kendine dokunur,kendine yeni baştan dokur.
- Düşündüm ki, yarın geldiğinde 'dün' eyledigim her 'bugün'üm artık ahirete aittir. Çünkü ömrüm tüm 'bugün' lerimi 'dün' ettiğimde biter. Rabbim mağfiret etmezse 'dün'e ekleyeceğim bir şey yok, 'dün'den bir şey eksiltemem de. 'Dün' için hesap vereceğim ama ona 'bugün'den kıl kadar bile bir amel katamam. Henüz' bugün' olan 'bugün' ise amel katabileceğim tek günüm, onu da 'dün' edinceye kadar hesap yok bana.
- Hatırlattığı halde hatırlamadığın borç,o borç.
Hatırlatmasa,hatırlamadığını bile hatırlamayacağın borç,o borç.
Şimdi hatırlama zamanı....
Sendekini eksiltmeni isteyen, sen eksikken seni tamamlayan, seni insanlar arasına ekleyen Allah'tır.
Sendekinin eksilmesiyle de sevinmeni isteyen, senin eksiklerini seve seve gideren Allah'tır.
Hatırladın mı? - "Biz" zamirinin Arapça'daki karşılığı olan bu 'nûn' ön ekini, harfin hattının çağrıştırmasıyla koca bir gemiye benzetirim hep. Bu gemiye kimler sığmaz ki! Önce insan, kendi başına bir alem. Hele de himmeti milleti olmuşsa, tek başına bir millet. Sonra musalliyle birlikte namaza durmuş cemaat, sonra hayalin genişliğince yeryüzü bir mescid olmuş, Kâbe mihrap, onun etrafında halkalanmış bilumum Müslümanlar, sonra hayalin genişliğince lisan-ı haliyle kendince namaza durmuş bütün bir maddeler alemi, aynı safta ben, sen, insanlar, ağaçlar, denizler, güneşler, galaksiler... Sonra hayalin genişliğince na'büdü, na'büdü diyen melekler, cinler, ruhlar ve manalar alemi... Sonra zaman ve mekanın büküldüğü bir noktada aynı halkada Hz. Adem'den son insana kadar bütün bir insanlık, bütün bir varlık...
- Serap... Çöllerde "yok" un vara bürünüyor gibi gözükmesi. "Kız şu Leyla mı? Şu gelen?.. Gözüme mi gözüküyor yoksa!" gibi şeyler söylerdi annem zannettigi şeyler için. Annem geçip gitti. Gözüme bir "anne" diye gözüküyormuş meğer... Serap... Dünya... Çöl... Geç buradan geç... Göç, buradan geç ki, göçük altında kalmayasın!
- Su,toprak,ışık ve havaya güzelliği giydirirseniz gül olur. Gül suyun,toprağın,ışığın,havanın güzelliği giyişidir.Sanki gül,Yunus gibi,"Suya toprağa bürünmüş/Gül diye görünmüş." Güzelliğin heykelidir gül. Cisimleşmesidir.Kıvrımlarıyla, renkleriyle,kokusuyla bir güzelliği aktarır,anlatır bize.
- Vermek, kendisine verildiğini bilenlerin işidir. Vermemek, kendisine verildiğini unutanların titreyişidir.
- Sahip olduklarını senin sanıyorsan, muhtaçsın demektir.
- Kadınların en çok istediği şey sözdür. Her erkeğin iki dudağı arasında olan sözü ister kadınlar. Konuşulsun isterler kendileriyle. Konuşmaları dinlensin isterler.