- Ve biz, henüz insanların dilini bile anlamadığımız yaşlarda, ara sıra oyunlarımızı yarıda kesiyorsak, bunun nedeni, ölümün seslenişini duymış olmamızdır... Sf. 69
- Bunalım her seferinde belli ediyordu gelmekte olduğunu. Sf. 73
- Kapıyı vurdu, gitti, arkasına dönüp bakmadı bile. Bu dünyanın insanlarıyla, dirilerle nasıl konuşulduğunı unutmuştum herhalde. Sf. 76
- Nedir aşk? O aşağılık kimseler için bir edepsizlik, geçici âdi bir zevk, bir eğlence. Sf. 78
- Öyle sanıyordum ki aşk ve kin aynı şeydiler. Sf. 83
- İyileşmesi yıllar süren yara yine açıldı. Dünya gözünde karardı, durgun bir ses perdesi çekildi önğne ve bu perdede silik, elem verici bir manzara oluştu. Sf. 32
- Dünya tüm rengini yitirip silikleşti. Sf. 39
- Saatin yelkovanı onu yokluğa götürecek dakikaları sayıyordu. Sf. 40
- İşi gücü matematik formülleriyleydi. Geceleri ise şair oluyor ve satranç oynayarak vaktini geçiriyordu. Sf. 44
- Ben hiçbir zaman başkalarının zevkine ortak olmadım. Ya katı bir duygu ya mutsuzluk duygusu engel oldu bana. Yaşam derdi yaşam güçlüğü. Bütün sorunların içinde en önemlisi insanlarla uğraşmak. Kokuşmuş toplumun şerri, yiyecek giyecek belası, bunların hepsi, durmadan gerçek varlığımızın uyanmasına engel oluyorlar. Sf. 80