- Sokaklarda dolaşmak ayıptı. Hiç kimse belli bir işi olmadıkça, belli bir sokaktan geçmezdi. Eğer bir kimse, her hangi bir şekilde kendine ait olmayan bir sokaktan geçiyorsa, bu, muhakkak yadırganacak olağanüstü sayılırdı. Eğer orada bir tanıdıkla karşılaşırsa, o soru kaçınılmaz olarak sorulurdu: "Hayrola?" Bu sorunun gerektirdiği cevap verilebilmeliydi. Bu sorunun cevabını vermeye hazırlıklı olmayan bir insan oradan geçmezdi. Bu sorunun cevabıysa daima tehlikeli, olağanüstü, beklenmedik bir haber aktarırdı.
Fakat şimdi herkes her yerde görülebilmektedir. Yadırganacak bir durum olmaktan çıkmıştır bu. Herhangi birini en beklenmedik bir yerde görmeniz mümkündür. Çünkü herkesin, herhangi bir yerde, herhangi bir sebeple ya da sebepsiz olarak görünebilmesi kimseyi şaşırtmamaktadır. Şehrin "ahlakı" değişmiştir. - İnsanın yüreğini dünya korkusu sarınca, o hem kendinin, hem başkalarının zalimi olmaya adaylığını koymuş demektir. O artık ne kendine güvenir, ne başkasına. Bu insan yeryüzünün bütün kalabalığıyla bir arada olsa da, kendini yalnızlığın azabından kurtaramaz.
- Allah'tan başkasına kulluk edeni Allah her şeye kul eder.
- "Ama acaba bir insanın karşıdan karşıya geçerkenki halinde gerçekleştirdiği olayda basit bir olgunun arkasında yatan karmaşık etmenler mi söz konusudur,yoksa karmaşık bir olgunun arkasına gizlenmiş basit etmenler mi?"...
- Hz. Ömer'den ,cehalet dönemine ait hayatına ait en çok güldüğü ve en çok üzüldüğü birer olay anlatması istenince;güldüğü olayın,seyahate çıkarlarken helvadan put yaptıklarını,fakat yolda acıkınca putlarını yediklerini; üzüldüğü durumun ise,kızını gömmek üzere toprağı kazarken, kızın "babacığım, üstün kirleniyor"diyerek elbisesinin tozunu silkelemeye çalışması olayını anlatır.
- Geç demek, çaresizlik demektir.Yani artık yapacağı bir şeyin kalmadığına inanmak demek.Oysa biz daha yeni başlıyoruz.
- "Ve sokağım. Hangi bir yanından baksam benim değil, benim çocukluğumun değil. Koşsam bu sokak o değil."
- Afrika'da, Hindistan'da, Güneydoğu Asya'da, Güney Amerika'da, açlıktan kemikleri çıkmış bebelerin resmini çektirmek için yarışa giren ve bu yarışta binlerce lirayı bir kalemde sarfedebilen gazete ve dergilerin bulunduğu bir dünyada, en aç insanın fotoğrafını çeken foto muhabiri altın madalya ile taltif edilirken, fotoğrafı çekilen aç bebenin sırtından para kazanabilen becerikli gazeteciler tebriklere boğulurken, aç insanların kendi hayalleriyle başbaşa bırakılmasında bir bozukluk olsa gerek.
- Burada, İslam'ın araçlar konusunda, amaca gösterdiği ölçüde titizlik talep ettiğini hatırlamalıyız. Islam'a göre araçlarımız da amaçlarımız kadar ve onlar gibi meşru ve mukaddes ve temiz olmalıdır (olmak zorundadır).
- Egemenliğin kaynağını ilahi iradede (vahiyde) aramayan fakat egemenliğin kaynağını insan iradesine atfen izah eden bir zihniyetin idare rejimine, Kuran'da "tağut" nitelemesiyle yaklaşıldığını ayrıca hatırlamalıyız