- Tarihin babası Herodotos şöyle diyor: "Yunanlıların çalışmaya karşı duydukları tiksintinin Mısırlılardan geçtiğini söyleyemem. Çünkü aynı tiksintiye, Trakyalılar, İskitler, Persler ve Lidyalılarda da rastlıyorum; kısacası, barbarların çoğunda, mekanik sanatları öğrenenlere ve onların çocuklarına ikinci derecede yurttaş gözüyle bakılmaktadır... Bütün Yunanlılar, özellikle Lakedemonyalılar, bu ilkelerle yetiştirilmişlerdir..."
- Platon, "Devlet" adlı örnek alınacak toplumsal ütopyasında şöyle diyor: "Doğa, ne kunduracı yaratmıştır, ne de demirci. Bu tür uğraşlar, onları uygulayan insanları, o aşağılık ücretlileri, durumları dolayısıyla siyasal hakları olmayan adsız sefilleri alçaltmaktadır. Yalan söylemeye ve aldatmaya alışık tüccarlara gelince, onlara kentte kaçınılmaz bir kötülük olarak katlanılabilir ancak. Dükkân ticaretiyle alçalan yurttaş, bu suç için kovuşturulacaktır. Suçu belli olursa bir yıl hapis cezasına çarptırılacaktır. Suçun her yinelenişinde ceza iki katına çıkacaktır..."
- "Bir dükkândan yüz ağartıcı ne çıkabilir," diyor Çiçero ve ekliyor: "Ticaret ne üretebilir namusuyla? Dükkân adını taşıyan hiçbir şey dürüst bir insana yaraşmaz (...) Tüccarlar, yalan söylemeden kazanç elde edemezler, oysa yalandan daha utanç verici ne vardır! Öyleyse, emeklerine ve zanaatlarına aşağılık bir şey gözüyle bakabiliriz. Çünkü, her kim ki emeğini para karşılığında verirse, kendini satmış ve köle durumuna düşmüş olur."
- Çalışma dogmasının aptallaştırdığı işçiler! Kıskanç bir özenle sizden uzak tutulan bu filozoflara kulak verin: Emeğini para karşılığında sunan bir yurttaş köle durumuna düşüp alçalır, yıllar boyu hapisleri hak eden bir suç işlemiş olur.
- Hâlâ anlamıyorlar makinenin insanlığın kurtarıcısı olduğunu; insanı aşağılık ve ücretli işlerden kurtaracak olan, azat eden, boş zaman ve özgürlük veren Tanrı olduğunu.
- Devrimci bir ilkeymiş gibi 'çalışma hakkı' [herkese iş] istiyorlardı! Utanmalısın Fransız proletaryası, utanmalı! Böylesi bir aşağılanmaya ancak köleler katlanabilir. Böylesine bir küçülmeyi kavrayabilmek için kahramanlık çağının bir Yunanlısına yirmi kapitalist uygarlık yılı gerekecekti mutlaka.
- Şayet endüstriyel bunalım dönemleri, -geceyle gündüzün birbirini izlemelerinin kaçınılmazlığıyla- fazla emek üretimi dönemlerini izliyorlarsa, zorunlu bir işssizlikle çaresiz bir yoksulluğu beraberinde getiren amansız iflasları da doğururlar.
- Bu ideoloji tacirlerinin iktidar denilen ganimeti bölüşme konusunda aralarında ciddi olarak bölünmüş oldukları açık.
- Boş vakitler, çalışma adına çalışmamayı üretir yalnızca.
- Kısaca çalışma, cinayeti bir yaşam biçimi olarak kurumlaştırır.