- 1970'ler...20. yüzyılın en güzel yılları...Henüz tam uygarlaşmamışız.Değirmenlerle savaşta yenilmemişiz daha.Yedi kat yalnızlığa gömülmemişiz. İnanın bana o zamanlar aşk ömür boyu sürerdi.Bir kız camdan el salladı mı havalara uçardık. Bir gülücük, mahçup, kaçamak bir bakış, bir merhaba...yavru kuşlar gibi heyecenlanırdık. En büyük hazine kalbimizdeydi. Nasıl utangaçtık; gönül verdiğimiz kişiyi incitmekten de onun karşısında küçük düşmekten de ödümüz kopardı. Karşılıksız aşklar, ebediyen saklanan sırlara dönüşürdü. Uzaktan sevmek diye bir şey vardı. Yoksulduk. Canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat kat, gıcır gıcır, gurur kostümleri giyerdik. Fakir ama onurluyduk. Çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu. Edebiyat bütün hücrelerimize azim aşılıyordu. Şarkılarda daima taptaze bir umut çınlıyordu. Felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk.
- Dikensiz bir kaktüsün bitkisel yalnızlığı içindeydim.
- Edebiyat, mırıltının ve naranın yerini tayin eder. Onlara ayar çeker. Eşya, kelimeler karşısında savunmasız, dirençsizdir. Zihnimizi edebiyat dekore eder. Kalbimiz ile beynimiz arasında işlek kanallar, tüneller, koridorlar açar. Ahlaki olgunluğun, vicdan hassasiyetinin gönül ferahlığının imkanlarını; edebiyat sanatı sayesinde keşfederiz. Bir kumandanı, bir deliyi,anneyi, büyücüyü, talebeyi, avukatı, fahişeyi; korkağı, cömerdi, zavallıyı, kurnazı, dahiyi, tembeli, salağı... kelimelerinden tanırız. Sağlam bir edebiyat donatımı bize insanların ruhunu sezme, insanlığımıza hakim olma, sahip çıkma gücü verir. Birbirimizi hakikaten tanımamız, sahiden anlamamız, derinden kavramamız, edebiyat sayesindedir. Cehaletten, zalimlikten, hoyratlıktan, çiğlikten, zayıflıktan, başka nasıl sıyrılabiliriz?
- Allah bize kitap gönderdi. Bir fotoğraf albümü, bir ezgi notası, bir melodi, bir yağlıboya tablo, bir sinema filmi değil. Harfler canlı hücrelerdir. Cahil için her şey kötü güçler tarafından korunan sırlardır.
- Müjdelerin taşıyıcısı kelimelerdir. Kalp atışlarımızın, nabzımızın, nefesimizin, tercümeleridir edebiyat.
- Kahve acı. Olsun.Daha iyisini hak etmiyorum belki de. Sırasıyla bir esniyorum, bir iç çekiyorum. Pişmanlık şu fincanın dibindeki telve gibi birikiyor porselen vicdanımın dibinde.
- İhtiyarladığında herkes senin daha akıllı olduğunu düşünür, halbuki o eski aptalsındır.
- Servet soygundur. Tahrip etmek kreatif bir işlemdir. Paylaşmak propagandadır. Delilik özgünlüktür. Dünya fanidir. Sistem, ölümcül riyakarlığını zorbalığıyla örtbas eder. Yumurtadan çıkan, yumurta çıkarır. Geceleyin lunaparklar da yarasalarındır.
- Uzaklar hiç bu kadar yakından saldırmamıştı.
- Halbuki ben onun düşmekten korktuğu uçurumun dibindeydim.