- Zamandan tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi.Yaşamlarının gittikçe daha zavallı,daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı.Bu gerçeği sadece çocuklar,taa yüreklerinde hissettiler.Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu. Oysa zaman yaşamın ta kendisiydi.Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe,zaman azalıyordu
- ''Zengin olmak marifet değil,''derdi Momo'ya''her isteyen zengin olabilir.Birazcık zenginlik için hayatlarını ve ruhlarını satanlara bir baksana ne hale gelmişler!Yok.Ben onlar gibi olmak istemem.Varsın bazen cebimde bir kahve param olmasın;yeter ki aynı Gigi kalayım!''
- ''Çocuklar'', diye konuştu hakim bizim doğal düşmanlarımızdır.Onlar olmasaydı insanlık çoktan bizim pençemize düşmüş olacaktı.Çocukları zaman tasarrufuna alıştırmak büyük insanları alıştırmaktan çok daha güçtür.
- Bunlar her insanın göğsünde taşıdığı şeyin basit birer taklidi yalnızca . Çünkü nasıl gözlerimiz göremeye,kulaklarımız duymaya yarıyorsa,insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar.Kör bir insan için gökkuşağının renkleri ve sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa,bütün bir yürekle algılanmayan zaman da boşa gider,kaybolur.Ama ne yazık ki,düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır
- İnsanlar ölümün ne olduğunu bilselerdi ondan korkmazlardı.Korkmayınca da kimse onların yaşam zamanını çalamazdı.
- İnsanlar kendilerini korkutan şeylere daha çabuk inanıyorlar
- ''Olsun varsın'', diyordu. İsterlerse Momo'yu demir parmaklıkları olan bir yere koysunlar.Duman adamlara esir olmasından iyidir.
- Büyük kentte çoktandır görülmeyen şeyler oluyordu:Yol üstünde oynayan çocukları gören şoförler arabalarını durdurup onlara gülümseyerek bakıyor,hatta içlerinden bir bölümü araçlarında aşağıya inip onlarla beraber oynuyordu.Caddelerde karşılaşan tanıdıklar durup birbirlerinin hatırlarını soruyor ve ayaküstü kısa sohbetler ediyorlardı.İşe gidenlerin artık pencere önlerindeki çiçekleri seyredecek ya da küçük bir kuşa yem atacak kadar zamanları vardı.Doktorlar hastalarıyla tek tek ilgilenmeye zaman ayırabiliyordu.İşçiler işlerini severek ve huzur içinde yapıyordu,çünkü kimse onları en kısa sürede en çok iş diye sıkıştırmıyordu. Herkes her şeye dilediği kadar zaman ayırıyordu,çünkü artık bol zamanları vardı.
- Çok az kimse gerçekten iyi bir dinleyicidir.
- Momo herkesi, her şeyi dinlerdi. Böcekleri, otları, yağmuru, hatta ağaçlar arasında dolaşan rüzgârı bile... Her biri ona kendi dilince bir şeyler anlatırdı. Bazı akşamlar, bütün arkadaşları evlerine döndüğü zaman, o tek başına yıldızlı gökkubbenin altında, çepeçevre taş basamakların arasında oturur ve o görkemli sessizliği dinlerdi. Bazen de kocaman, dev bir istiridyenin içinde oturup, yıldızlar âlemini dinliyormuş gibi olurdu. İşte o zaman çok hafif ama gizemli bir müzik yüreğine dolardı sanki. Özellikle böyle gecelerde çok güzel rüyalar görürdü. Eğer hâlâ "dinlemek" büyük bir marifet değil diyenler varsa, Momo'nun dinlediği gibi dinlemeyi bir denesinler bakalım.