- İnsan, bildiği şeyi bilmeye son veremez.
- Ölüm hükmü giymiş birinin cellad'ın elinden kurtulamayacağını bile bile çırpınması gibi çırpınıyordu. Karşı koymak için harcadığı bütün çabalara rağmen dehşetli sona her an yaklaşmakta olduğunu hissediyordu. Acısı hem o kara deliğe sokulmaktan, hem de onun içine girmekten kaynaklanıyordu. Geç de olsa anlamıştı fakat oraya girmesini engelleyen şey hayatını gerektiği gibi yaşamış olduğuna inanmasıydı. Ne yazık ki, kendini haklı görmesi hem takılıp ileri gidememesine, hem de daha çok acı çekmesine sebep oluyordu.
Tıpkı bir tren yolculuğunda tren geri geri giderken ileri gittiğinin sanılması, bir süre sonra gerçek yönün anlaşılması gibi bir şeyi anlayıverdi İvan İlyiç. - İvan İlyiç fakat çektiği manevi acılar, bedensel acılardan kat kat fazlaydı. Acı içinde kıvranmasının asıl sebebi de buydu. Manevi acısının sebebi ise "Ya bütün hayatım, yaşadığım hayat gerçekten gerektiği gibi değildiyse?"
Madem ki bu hayatta bana verilenleri heder ediyorum, üstelik düzeltmeme de imkan yok, öyleyse niye uğraşıyorum?
Hayatı da ölümü de kaplayan korkunç bir hata yapmıştı. Bunu anlaması bedensel acılarını on katına çıkardı. - İvan İlyiç' i üzen bir şey daha vardı. O da kimsenin ona yeterince acımamasıydı. Çektiği onca acıdan sonra biri ona hasta bir çocuğa acır gibi acısın istiyordu. Çocuklar gibi sevsinlerdi onu, avutsunlar, okşasınlar, başında oturup ağlasınlardı...
Tanıdığı biri ölen her insanda olduğu gibi, onlarda da gizli bir sevinç yarattı; çünkü ölen kendileri değil, bir başkasıydı. Herkes " Gördün mü? Ölüp gitti işte, oysa ben yaşıyorum!" diye düşünüyordu. - Ne için yaşayacağız? Eğer hiçbir amaç yoksa, eğer yaşam, sırf yaşamış olalım diye bize verilmiş bir şeyse yaşamanın gereği yoktur.
- 1682'de İngiltere'de, piskoposluk aleyhinde bir kitap yazan saygın bir beyefendi Dr.Laytian yargılandı ve şu cezaya çarptırıldı: Vahşice kırbaçlandı, sonra kulağı dilim dilim kesildi, burnunun bir parçası koparıldı ve kızgın bir demirle yanağına Fitne Çıkaran kelimelerinin baş harfleri damgalandı. Yedi gün sonra tekrar kırbaçlandı, yaraları henüz iyileşmediği halde burnun diğer yarısı koparıldı, diğer kulağı dilim dilim kesildi ve diğer yanağı damgalandı. Bütün bunlar Hristiyanlık adına yapıldı. (John Morrison Davidson)
- Yanlış bir yaşam sürdüğü sırada durumunun berbatlığını görmemek amacıyla etrafını bir duman tabakasıyla örtebilen insan için bu hem bir kurtuluş yolu, hem de idam kararı demektir.
- Meşhur Cyprian şöyle diyordu: "Dünya karşılıklı akıtılan kanlarla aklını kaçırıyor. İnsanların tek başınayken işlediklerinde suç sayılan cinayet, kitle halinde yapıldığında bir fazilete dönüştürülüyor. Mücrimler, tahriplerini artırdıkça cezadan muafiyet kazanıyorlar."
- Şunu sakın unutmayın: Önemli olan tek bir an vardır, o da "şimdi"dir. En önemli an şu andır çünkü bir tek ona sözümüz geçer. İnsana en gerekli olan kişi şu an yanında olan kişidir. Çünkü hiç kimse günün birinde bir başkasına işinin düşüp düşmeyeceğini bilemez. Ve de insan için en önemli uğraş o an yanında olan kişiye iyilik yapmaktır.Zira bu, insanın yeryüzüne gönderiliş gayesidir.
- Bir insanın bir ömür boyu seveceğini söylemek bir mumun ömür boyu yanacağını iddia etmekle aynı şeydir.