- - Sen açlığı bilir misin..? - İyi bilirim..! dedi. -Öyleyse merhamet etmesini de bilirsin..!
- Direnmenin şanı, şerefi size kalacak."
- "Aslında gerçekten rahatlamaz, avunur ademoğlu..."
- "Orduyu bırakıp mebusluğu seçen paşalar üniformalarını giymişler... Ayaklarında rugan çizme... Bellerinde kılıç... Göğüslerinde kordon, silme nişan... Hazır oldalar... İttihatçıların ünlü Eğitim Bakanı, şimdinin İzmit Mebusu Şükrü Bey telgraf okuyor. Telgraf İzmir'den... Yıldırım... 'İş tamam. Şehre hakimiz. Asker bizden. Yaşasın İttihat Terakki'... İmza: Lazistan Mebusu Ziya Hurşit, Sarohon Mebusu Abidin... Paşalar bir ağızdan 'Yaşasın' diye bağırdılar. Abdülkerim sevincinden ağlıyor. Nerdense Naciye orospusu peydahlandı yanında... 'Nasılmış kahpeee! Yalan mıymışım?' 'Doğrusun Abdülkerim Abi.' Ulan kahpe! Abilik mi kaldı?' Sokuluyor bunca adamın içinde... Ağzını kuş ağzı gibi açarak kulağının memesini arıyor... 'Höööööst! Çarparım! Başlama!' 'N' olmuş? Canım çekti. Acıman yok mu bana?
- Bizim memleket ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor.
- İntihar eden bir şair: " Ölmek, biliyorum, orjinal bir şey değil ama, yaşamak da orjinal bir şey sayılmaz," gibi bir laf etmiş... Hata etmiş... Bazen ölmek de, yaşamak da pekala "orjinal" olur
- Bir yerde okumuştum. İnsanlar acıya sevinçten daha fazla dayanıyorlar
- Dedim ya, her zaman akıl idare etmiyor memleketleri...
- Seni zenginlik mahvetti. İnsan biraz fakir olmasa hayatı olduğu gibi göremiyor.
- Her ölen insan, yaşayanların bir parçasını da beraber öldürmüş olur.