- İki tür insan vardır hayatta. Az yaşayıp çok ölenler, çok yaşayıp öldüğünü bilmeyenler.
- Kimini gidenler yakar, kimini kalanlar...
Aşka en çok, çok seven inanır, en büyük zararı da o görür. - Bir insanın ruhunu ancak yaralarından görebilirsin.
- Acımasız olan sendin sevdiğim. Ben seninle birlikte ölebileceğimiz günü düşünürken, bensiz yaşayabilen sendin.
- Zaman geçtikçe kazınan, kazındıkça kapanan bir yaranın iki ucunda kanıyorduk ama kan kaybeden ve acil yaşlar döken hep ben oluyordum.
Sana gelmenin adıydı 'gitmek' ve ben her gelişimde, vardiyası vurgun hiçliğime gidiyordum kendimden.
Senin gemilerin yanaşacak rıhtım ararken maviliklere, ben seferler düzenliyordum seyyah gençliğin, rıhtımsız, limansız ve gemisiz esirliğine.
Oysa ben sana baharın aydınlığı kadar saklanmıştım ve sana yalansız yanışlarda susamıştım. - Bazen en iyi seçim vazgeçmektir. Yola yine devam edersin. Ve hayat sana vazgeçtiklerinle değil, seçtiklerinle ilgilenme kararlılığını öğretir. Çünkü geriye bakarak ileriye yürüyemezsin.
- Buzul bir mevsimde karşıma çıkan bir ateş çemberiydi gözlerin. Geriye kaçsam donacaktım. Derin derin baksam yanacaktım. Elimi tuttun. Ve avuçlarının, değersizliğimi unuttuğum tek sığınak olduğunu farkettirdin bana. Kendime kavuştum seninle. Seninle tüm karanlıklara korkusuzca yürüyebilirdim artık.
- Bak hala aynı şarkıda irkiliyoruz.
- daha az kanarım
geldiğin kadar gidersen
ki bir gün gideceksin
bende kaldığını bilmeden - yasak denizlerde yüzüyoruz oysa biz
-kulaç atmayı bilmeden-