- "Aman Tanrım,"dedi Augustus . "Bu kadar klişe dilekleri olan bir kıza aşık olduğuma inanamıyorum."
"On üç yaşındaydım,"dedim tekrar ama tabi ki tek düşünebildiğim aşık aşık aşık aşık aşık oldu . Gururum okşanmıştı ama konuyu hemen değiştirdim. - "Seni Seviyorum,"dedi kısık sesle.
"Augustus,"dedim.
"Seviyorum,"dedi. Bana bakıyordu ,göz kenarlarının kırıştığını görebiliyordum . "Seni seviyorum ve doğru şeyleri söylemek gibi basit zevklerden kendimi mahrum etmeye pek meyilli değilim . Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını , herkesin ölüme mahkum olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum." - "Üzgünüm,"dedim tekrar.
"Ben de,"dedi.
"Sana asla böyle bir şey yapmak istemiyorum."
"Ah , Hazel Grace , hiç sorun değil . Kalbimin senin tarafından kırılması bir onur olurdu." - Augustus : "Peki." (Duraksama.) "Ne düşünüyorsun ? "
Ben : "Seni."
Augustus : "Ne gibi ?"
Ben : "Hangisini tercih etsem bilmiyorum, / Sesinin güzelliğini mi / Yoksa imasının güzelliğini , / Karatavuğun ötüşünü mü / Yoksa hemen ardını mı . "
Augustus : "Tanrım , çok seksisin."
Ben : "Odana gidebiliriz.
Augustus : "Daha kötü fikirler duymuşluğum var." - "Nostalji kanserin yan etkisi," dedim.
"Hayır,nostalji ölmenin yan etkisi," diye karşılık verdi .Tepemizde rüzgar esiyor ve dalların gölgeleri tenimizde yer değiştiriyordu . Gus elimi sıktı . "Hayat güzel , Hazel Grace." - Adım Hazel. Augustus Waters hayatımın yıldızı düşkün aşkıydı. Bizimki destansı bir aşk hikayesiydi ve bu konuda gözyaşlarına boğulmadan bir cümle dahi kurmam mümkün değil.
- "Ama Gus , sevgilim , kendi küçük sonsuzumuz için sana ne kadar teşekkür etsem az . Yaşadıklarımızı hiçbir şeye değişmem . Sayılı günler içinde bana bir sonsuzluk verdin ve bunun için sana müteşekkirim."
- "Gus seni gerçekten seviyordu , biliyorsun değil mi ?" dedi.
"Biliyorum."
"Susmak bilmiyordu.
"Biliyorum." - "Seni çok seviyordu," dedi Gus'ın annesi. "Gerçekten seviyordu. Gençlik aşkı filan değildi," diye ekledi sanki bilmiyormuşum gibi.
- Belki "peki" bizim "sonsuza dek"imiz olur..