- İştahla yemek yerken hatırlayıp sevileni, yemek boğazda düğümleniyorsa; derin uykularda görülen rüyadan sonra bir daha uyku girmiyorsa gözlere; şen bir mecliste adı anıldığında onun, inziva engin bir boyut kazanıyorsa; hamasi bir söylevin tam ortasındaki bir kelime, bir cümle ne dediğini bilmezleştiriyorsa insanı; işte odur aşk. O ki, göz kapakları kapandığında karanlıkları son bulmuyorsa, ne cür'et aşktan söz edile!?
- Sevgi üzerine kullanılabilecek bütün mecazları üstüne alınmadır aşk.
- Gönül ki, Allah'ın evidir, aşkın her çeşidine itibar eder.
- Alem bir aşk için yaratılmış ve "Aşk imiş her ne var alemde!..."
- Aşık, belki bir gün sevilmek umuduyla hiç durmadan severek azabını çeker. Hatta çok zaman, sevilme ihtimalini düşünmeden sever.
- Sevdiğimiz insandan bizi sevmesini beklemek yahut yalnız bizi sevenleri sevmek; nihayet kuru bir alışveriş, hatta belki kaba bir değiş tokuştur.
- Gerçekten de aşk; karşılıklı oturmak, yüz yüze veya aynı noktaya bakmak, şiir okumak, sevgiliden utanacak kadar terbiyeli davranmak, güzel şeylerden bahsedip gülmek ve asla iffet sınırının ötesine uzanmamaktır. Çünkü aşk; bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir ama dokunmakla bozulur.
- Bir şeyin aşk olabilmesi için tutkulu olması, patolojik olması, anormal olması gerekir zannımca.
Aşk ki bedenî hastalık olsaydı yalnızca, hastahanelerde tedavi ederlerdi onu; oysa bimarhanelerde tımara çekilir aşk sonucunda... - Oysa aşk, iki kişi arasında asla eşitlenmeyen bir şeydi. Allah, aşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. Bunun içindir ki aşıklar; ya kendilerine verilen derdin aynısının sevgiliye de verilmesi, ya da sevgilideki vurdumduymazlığın aynısı ile kendilerine de ihsanda bulunulması için yakarır dururlar. İsterler ki, Allah, aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürsün. Oysa, aşk bu demek değildir.
- Seveni sevmek kolaydır; marifet o sevmediği zaman da onu sevebilmektir.