- Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir. - Halil Cibran
- Yalnızlığın yumuşak, ipeksi elleri vardır, buna rağmen güçlü parmaklarıyla kalbi kavrar ve canını hüzünle ağrıtır... Yalnızlık, ruhani yücelmenin olduğu kadar, hüznün de yandaşıdır...
- Merhamet ve kabalık insanların yüreğinde, bu kara gecenin maddelerinin savaşı gibi, ezelden beri savaşır. Ama merhamet kabalığı yenecek, çünkü merhamet kutsal bir şeydir, oysa sabah gelince bu gecenin korkusu bitecek...
- Genç bir kadına büyük bir aşkla tutulup, ömrünün geri kalanını birlikte geçirebilmek arzusuyla onu kendisine hayat arkadaşı olarak seçen, yüreğinin saflığını ve alnının terini ayakları altına seren, tüm zenginliğini onun avuçlarına bırakan ve daha sonra kalbini kazanabilmek adına her şeyini gözünü kırpmadan verdiği kadının yüreğinin başka biri için attığına şahit olan, o başkasının onun yüreğinin derinliklerindeki gizeme dokunarak mutlu olduğunu gören adam çok bahtsız bir adamdır...
- Aşk yüreklerimizi meydana getiren bir güçtür, yüreklerimiz onu yaratamaz...
- Aralarına almak istemiyorlar beni artık, ancak bu durumdan memnunum, çünkü kalabalığın arasından sürülenler, yanlışlığa ve baskıya isyan eden ruhlardır...
- Ortalıkta gözükmese de iyi olan bir insanın varlığı, görünür olan ama sadece iyilik taslayan pek çok insanın varlığından daha iyidir...
- Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Ve yorumcu adama dedi, "Bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki, anlamlarını sana söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine..."
- Bir gece vakti Nil Nehri kıyısında sırtlan ile timsah karşılaştılar ve selamladılar birbirlerini. Sırtlan sordu: "Günleriniz nasıl geçiyor.?" Timsah: "Kötü geçiyor. Bazen acı çekiyor, bazen de üzüntüden ağlıyorum." dedi ve devam etti: "Ama diğer canlılar diyor ki bunlar "timsah gözyaşları" ve bu da beni tarif edilmez şekilde yaralıyor." Sırtlan şöyle dedi: "Acıdan ve üzüntüden bahsediyorsun. Bir de beni düşün. Dünyanın güzelliklerini, harikalarını ve mucizelerini görüyor ve aldığım bu büyük zevkten dolayı gülüyorum. Ama ormandakiler diyorlar ki: "Bu sırtlan gülümseyişi..."
- Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği...