- "Hayat şimdiye dek icat edilen en güzel şey." sf. 45
- ''Umut karın doyurmaz'' dedi kadın.
''Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar,'' diye yanıtladı albay.
sf. 45 - "Kötü bir durumun en kötü yanı bize yalan söyletmesidir." sf. 47
- "Yoruldum artık," dedi kadın. "Erkekler evin sorunlarını bilmez. Kaç kez, bazen günlerce yemek pişirmediğimizi komşular anlamasın diye, tencereye taş koyup kaynatmak zorunda kaldım." sf. 48
- "Sende en ufak bir ticari zeka yok," dedi. Bir şey satmaya giderken de, bir şey almaya giderken takındığın yüzü takınman gerek." sf. 52
- "Şapka giymiyorum, böylece onu kimse için çıkarmam gerekmiyor." sf. 54
- "Aldırma albay. Sevgiye güven." sf. 58
- "Biz açlığa katlanıyoruz ki başkaları yiyebilsin." sf. 67
- ? Birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden? Birine teslim olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor. O yüzden değil mi, içimizi tutmalarımız, birine teslim olmaktan korkmalarımız, ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmalarımız? -anlatsam mı, anlatmasam mı? - kararsızlığımız, -bu sevgi beni acıtır mı? - kuşkularımız??
- ...Cristo Bedoya iç organlarını yerli yerine koymuş, keten bir bezle sarıp sarmalamıştı. Ama yine de öğleden sonra yaralardan sızmaya başlayan şurup renginde bir su , sinekleri oraya çekmiş , üst dudağının üzerinde beliren mor bir leke , tıpkı suyun üzerine vuran bir bulutun gölgesi gibi , yavaş yavaş saç diplerine kadar yayılmıştı.Her zaman hoşgörülü bir ifade taşıyan yüzü , düşmanca bir havaya bürünmüş k annesi de onu bir mendille örtmüştü.