- İnsan gelgeç gönüllü, bir dalda durmayan bir yaratıktır.. Belkide satranç oyuncuları gibi amaca ulaşmayı değil, amaca giden yolu sever...
- Hayat bazen ölümden daha acı verici değil mi Makar Alekseyeviç?
- "Bir de şöyle umursamazca elini savurursun, çünkü senin başlangıç nedenin yoktur. Oysa bir kez olsun gözlerini kapatıp kendini bütünüyle duygularının eline bıraksan; uzun uzadıya düşünmek yok, nedensiz, kısa bir süre bilincinden uzaklaşıp özgür kalsan, işte o zaman sev ya da nefret et, yeter ki bir şeyler yap."
- Nasıl yaşadığıma gelince, sizin kendi yaşamınızda yarıda bıraktığınız şeyleri ben sonuna kadar götürdüm. Üstelik sizler ödlekliğinizi ölçülü davranış sayarak kendi kendinizi aldatıp avunuyorsunuz. Bu duruma göre, ben sizden daha canlı bir insan olmuyor muyum?
Şöyle bir daha, dikkatlice düşünün! Biz bugün "canlılık" denen şeyin nerede bulunduğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağrıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sayıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani etiyle kemiğiyle insan olmak bile yük geliyor; bundan utanıyoruz, ayıp sayıyoruz. "Soyut insan" diyebileceğim garip yaratıklar olmaya can atıyoruz. Biz ölü doğmuş kişileriz, zaten çoktandır canlı olmayan babaların soyundan ürüyoruz ve bu durumu gittikçe daha çok beğeniyor, bundan zevk almaya başlıyoruz. Nerdeyse bir kolayını bulup bizleri doğrudan doğruya düşüncelerin doğurmasını sağlayacağız. - Tıkanıyordu. Düşüncesini belki daha uygun, daha becerikli ve doğal şekilde ifade etmek isterdi, ama pek acele, pek yalın olmuştu. Gençliğe özgü bir taşkınlık, bir gün önceki kızgınlığın belirtileri, övünmek ihtiyacı vardı. Bunu Katerina Ivanovna kendisi de ayırt edebiliyordu. Yüzü ansızın karardı, gözlerinin ifadesi kötüledi. Ondaki bu değişikliği Alyoşa hemencecik gördü, görmesiyle de içi ona acımaya başladı.
- Sanıyor musun ki, eğer iktidara sahip olmaya hakkım olup olmadığını kendime sormaya başlamışsam, buna hakkım olmadığını bilmiyordum? Ya da eğer insanın bir bit olup olmadığını sormaya başlamışsam, demek ki insan benim için bir bit değildir... Kimin ki aklına böyle bir soru hiç gelmez ve doğruca hedefin üzerine yürür gider, insan onun için bir bittir.
- İdam mahkmunun biri ölümünden bir saat önce , yüksek bir dağın tepesinde,
ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse; çevresindeyse
u çurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir
avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamanını, o anda ölmeye yeğleneceğini
söylemiş. Yeter ki yaşasın! Yalnızca yasasın! Aman Tanrım, bu nasıl gerç ek böyle! Bu nasıl
ger çek! İnsan ne al çak yaratıkmış! - '' Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz hükümlerden çok daha saf, temiz ruhlu olurlar. ''
- " Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız. "
- " Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız. "