- İnsanın ruhu karikatürlerin yaşadığı bir tımarhanedir.
- Kendimi arıyorum, bulamıyorum. Kasımpatı saatlere, vazoların belirgin çizgilerine aidim ben. Tanrı, ruhumu bir süse çevirdi.
- ''Kendi kendimizin ebedi yolcuları olarak, bizim için olduğumuz şeyden başka manzara yoktur. Hiçbir şeye sahip değiliz, çünkü kendimize sahip değiliz. Hiçbir şeyimiz yok, çünkü hiçbir şey değiliz. Hangi ellerimi uzatayım, hem hangi evrene doğru? Çünkü evren, bana ait değil: Ben, evrenim.''
- Kendi kendimizin ebedi yolcuları olarak, bizim için olduğumuz şeyden başka manzara yoktur. Hiçbir şeye sahip değiliz, çünkü kendimize sahip değiliz. Hiçbir şeyimiz yok, çünkü hiçbir şey değiliz. Hangi ellerimi uzatayım, hem hangi evrene doğru? Çünkü evren, bana ait değil: Ben, evrenim.
- Hayatın hiçliğinin ve insan tarafından yanlış bilinmesinin dildeki simgesi olan, maddi zevkler içinde rasgele söylenen şu sözü kim bilir kaç kez duymuşumdur: ''Hayattan kazancımız budur işte...'' Kazanmak mı? Ne için? Nereye götürmek için? Benzer sorularla insanı gölgeler dünyasından uyandırmak çok dokunaklı olurdu...Böyle bir cümle ancak bir metaryalistin ağzından çıkabilir, çünkü metaryalist olmayan biri, bilinçsizce bile olsa zaten böyle bir şey söyleyemez. Söz konusu insan hayattan ne kazanmayı beklemektedir, ayrıca nasıl kazanacaktır?
- Hayatın hiçliğinin ve insan tarafından yanlış bilinmesinin dildeki simgesi olan, maddi zevkler içinde rasgele söylenen şu sözü kim bilir kaç kez duymuşumdur: 'Hayattan kazancımız budur işte...' Kazanmak mı? Ne için? Nereye götürmek için? Benzer sorularla insanı gölgeler dünyasından uyandırmak çok dokunaklı olurdu... Böyle bir cümle ancak bir metaryalistin ağzından çıkabilir, çünkü metaryalist olmayan biri, bilinçsizce bile olsa zaten böyle bir şey söyleyemez. Söz konusu insan hayattan ne kazanmayı beklemektedir, ayrıca nasıl kazanacaktır?
- Ben bir koyun çobanıyım.
Koyunlar da benim düşüncelerim.
Düşüncelerimin hepsiyse duygulardır.
Gözlerimle, kulaklarımla düşünürüm,
Ellerimle, ayaklarımla,
Burnumla ve ağzımla. - İçeri girip pencereleri kapatıyorum.
Lambayı getiriyorlar ve iyi geceler diyorlar.
Sesim de, mutlu, iyi geceler diyor.
Ah, hayatım hep böyle geçebilse:
Gün güneş içinde ya da yağmurla sakin,
Ya da kıyamet kopacakmış gibi fırtınalı,
Gelip geçen kalabalığı pencereden
İlgiyle seyrettiğim tatlı bir öğle sonrası,
Ağaçlann dinginliğine çevrilen o son dostça bakış
Ve sonra pencere kapanıp lamba yanınca
Tek kelime okumadan, hiçbir şey düşünmeden
ya da uyumadan
Yatağında akan bir nehir gibi hayatın içimde akıp
gittiğini hissetmek,
Sonra da, dışarıda, uyuyan bir tanrı gibi o uçsuz
bucaksız sessizlik. - Eğer ben öldükten sonra yazmak isterlerse yaşam öykümü,
Bundan daha kolayı yoktur.
Yalnızca iki tarih konmalı: doğum günümle ölüm günüm.
Bu ikisi arasındaki bütün günler benimdir. - İçimde bir şey parçalanıyor. Kızıllık kararıyor.
Artık hiçbir şey hissetmeyecek kadar çok şey hissettim,
Ruhum tükendi, kalan yalnızca bir yankı içimde.
Giderek azalıyor volanın hızı.
Gözlerimin üzerinden kaldırıyor ellerini düşlerim.
Yalnızca bir boşluk duyuyorum içimde,
bir çöl, bir gece denizi
Ve o gece denizini duyar duymaz içimde,
O boşluğun ötesinden ve sessizliğinden
Bir kez daha, bir kez daha o uzun ve çok eski çığlık