- Bacağında şarapnel parçasıyla yaşayan bir asker gibiyim. Etimde yabancı bir madde, kemiğimde bir metal parçası gibi duruyor aşkın bende. Başkası duysa korkar, 'aman' der. 'Nasıl olur? Böyle yaşanır mı?' Halbuki ben alıştım. Rahatsız etmiyor beni, onu anladım. Şarapnel ve ben, gül gibi geçiniyoruz, yan yana ama karışmadan birbirimize.
- Cesaretle cehâleti karıştıranlar, nelere sebep olabileceklerinin farkında bile değiller. Oysa... Çocuklarımıza miras bırakacağımız sokak isimleri olmalı.
- Onun senden ayrı bir bedeni, ayrı apayrı bir kişiliği ve varlığı var. Sahi niçin "ben artı sen=biz"olarak konuşur kadın çocuklarıyla? Çocukların annelerinden bağımsız bir öznellik halleri olamazmış gibi.
- O an eğer kuş biraz daha yakınına gelmiş olsa İskender onu elleriyle yakalayabilir, minik yüreğinin çarpmasını teninde hissedebilirdi. Avuçlarının içine alıp sevebilir, koruyabilirdi. Ya da tek ve ani bir hareketle boynunu kırabilirdi.
- Eskiden olsa derdi ki:
"Çizginin öbür yanı intihardır. Öyleyse yaşamak, intiharın kenarında kıyısında, belki de tam eşiğinde zıplayıp durup, zaman zaman ayaklarını boşluğa sarkıtmak pahasına oynamak, oynamak, hiç yanmayacakmış gibi oynamaktır." - Şu hayatta başkalarının gözünde daha görünür olmanın yolu, özden mümkün olduğunca uzaklaşmak.
- Sevgililerimizi elimizden kaçırmaktan ölesiye korktuğumuz için onlardan gelecek değişime inatla direniriz, oysa belki de aşkla beraber gelen değişim tek kurtarıcımız olacak hayatta...
- Aşık olmak sevgilinin isimlerini kendine mal etmektir, aşkın bitmesi ise isimlerin iadesi. İsimler insanların varoluş kalelerine uzanan köprülerdir.
- Otuz Altıncı Kural: Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, Tanrı da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan.
- Geçmişte çok kötü bir günah işlemiş, şimdi de vicdanı aç bir fare gibi beynini kemiren bir adamın çektiği azaptan daha beter cehennem olabilir mi? O adama sor, anlatsın sana cehennem nedir. Ya da insanlığa maddi manevi hayrı dokunan, kalp kırmak yerine kalp onaran, sonsuz bir muhabbet zincirinde halka olmayı başaran ve kainatın sırlarına parmaklarının ucuyla dokunan kişinin doygunluğundan öte cennet mi var? O adama sor, anlatsın sana cennet nedir.