- Tony yanıma çömelip beni kurularken; "Bir gün Christopher Columbus'u yeneceksin!" dedi.
- Peter'ın ellerine baktım. Sabit, güçlü, kare parmaklı ve kahverengilerdi. Bir şeyleri sıkıca kavrayabilecek veya havaya bir kestane fırlatabilecek ellerdi. Sonra kendi ellerime baktım. Gariptiler; bükülmüş, parmakları çarpık, bir çift insan elinden çok kıvrılmış iki yılana benzeyen devamlı kıpırdayan ve titreyen, asla hareketsiz kalamayan ellerdi.
- Onların gözlerine, bende bir tuhaflık fark edip etmediklerini görmek için uzun uzun bakıyordum
- Tuhaf bir pozisyon gibi görünüyordu; kafam neredeyse bacaklarımın arasında ve sırtım bir tirbuşon kadar eğri duruyordu. Ama en güzel resimlerimi bu şekilde yapmıştım
- Artıkresim bile yapamıyordum; hiçbir şeye karşı ilgim kalmamıştı; çünkü annemin öleceğini düşünüyordum.
- Hâlâ konuşamıyordum ama bir şekilde, yeni arkadaşımla beraberken konuşmanın çok fazla bir anlamı kalmıyordu. Kendimize ait, garip, bilinçsiz bir dilimiz var gibiydi; birbirimizi kendimize özgü bir şekilde ifade edebiliyorduk.
- Resim, hayatımdaki tek büyük aşkım olmuştu, dikkatimi yönelttiğim esas hedefti. Boyalarımın ve fırçalarımın yörüngesinde yaşıyordum.
- Elimi ellerinin arasına aldı ve benimle gurur duyduğunu söyleyerek alnıma bir öpücük kondurdu.Sol ayağım ve ben yine kazanmıştık!
- On üç yaşında hâlâ kendini veya kendi yeteneklerini kullanılabilecek kadar yeterince keşfedememiş küçük bir ressamdım
- Bir sakat olarak, mahallemizdeki en hoş ve en çok konuşulan kızla arkadaşlık yaptığım için gizlice gurur duyuyordum