- Bir zamanlar, bir tapınakta müzisyen olarak görev alan Nefertari, dinsel düşüncelere dalmaktan başka uğraşı olmayan ve kendini bilgelerin yazdıklarını okumaya adamış mahcup bir genç kızdı. Ama Ramses'in aşkı, onu, büyük bir azimle görevlerini yerine getirmeye kararlı Mısır Kraliçe'sine dönüştürmüştü.
- Bilgelerimizin söylediklerine göre büyük yazarların yapıtları piramitlerden daha uzun ömürlü olurmuş.
- ?Ebu Simbel... Bugüne dek bir Kral, Kraliçe'sine böyle bir yapıt sundu mu?'
?Hiçbir Kral Nefartari gibi bir kadınla evlenme şansına sahip olabildi mi?' - Nefertari güzellik, zekâ ve zarifliğin simgesi, gelişmiş Mısır'ın sıkıntısız gülümsemesiydi. Ameni, onu görme şansını elde ettiği zaman bütün işini unutuverirdi. Buna karşın, Firavun'un özel sekreteri, Güzel İset'ten hiç hoşlanmıyordu. Ramses, onu tahtına ortak etmekte belki de haklıydı. Ancak iktidarın gerçeklerinden habersiz bu kadının omuzları, kraliçelik görevini taşıyamayacak kadar zayıftı. Ama hiç olmazsa İset, Ramses'i seviyordu. Sadece bu nitelik, birçok kusurunu örtüyordu.
- Mısır aynı zamanda hem güçlü hem de zayıf bir ülkeydi. Güçlüydü, çünkü Maat yasası, insana özgü tüm aşağılıklara rağmen hüküm sürüyordu; zayıftı, çünkü dünya giderek artan bir ölçüde zorbalık yönetimine, açgözlülüğe ve bencilliğe yöneliyordu. Herhalde firavunlar, tanrıça Maat'ın iktidarı ve onun, yaşamın öğelerini bir arada tutan sevgi ve adalet Yasa'sı için savaşan son kişiler olacaktı. Çünkü onlar, Maat olmadığı takdirde bu dünyanın, barbarların güçlenmek ve tanrılarla olan bağı koparmak için giderek daha yıkıcı olan silahlarla birbirleriyle savaştığı kapalı bir alana dönüşeceğini biliyorlardı.
- Genç yaşında kral olan Ramses zihniyetleri değiştireceğini, bütün toplumu kendi izinden sürükleyeceğini ve insanları sonsuza dek bayağılıktan kurtaracağını ummuştu. Ancak tecrübe kazandıkça, bu hayali de yok oldu. İnsanoğlu, yalanın ve kötülüğün cazibesinden hiçbir zaman kurtulamayacaktı. Hiçbir doktrin, hiçbir din, hiçbir politika insanın tabiatını değiştiremezdi.
- Seti; ""Sevgili Oğlum," diye açıkladı, "benden ışığı al" Firavun ellerini Ramses'in başının üzerine koydu; kralın eşide aynı şeyi yaptı. Prens,hemen ardından benliğine ılık bir sıcaklığın yayıldığını hissetti.Sinirlilik ve gerginlik kayboldu, bilinmeyen bir enerji gövdesinin bütün hücrelerine girdi.Bu andan sonra Ramses, kral ve kraliçenin ruhu ile yaşayacaktı.
- İnsan gerçek dostlarla karşılaşma şansını elde etmişse onları korumalıdır.
- Rehber hayli yıpranmış iki kraliyet yontusu olan Memnon'un dev yontularının önünde durdu:
? Büyük gizem, diye mırıldandı, bunlar korkulası dehalardır. Bazen şarkı söylerler.
? Romalılar tamir ettiğinden beri susuyorlar.
? Hayır! Onları duyacak kulak kalmadı. - Geçmişe saygı duymayan bugünü küstürür.