- Haklısınız suskunluğu sağır edici onun. İlkel ormanların sessizliğidir bu, ağzına kadar yüklü olan. Bizim o suskun dostumuzun uygar dillere surat asmakta inat etmesine şaşıyorum zaman zaman.
- Ama yüreğin belleği vardır ve ben o güzel başkentimizin hiçbir yerini unutmadım, rıhtımlarını da.
- Haklısınız, suskunluğu sağır edici onun. İlkel ormanların sessizliğidir bu, ağzına kadar yüklü olan. Bizim o suskun dostumuzun uygar dillere surat asmakta inat etmesine şaşıyorum zaman zaman.
- Ama yüreğin belleği vardır ve ben bizim o güzel başkentimizin hiçbir yerini unutmadım, rıhtımlarını da.
- Size hizmetlerimi sunabilir miyim, bayım, canınızı sıkmadan? Korkarım ki bu kuruluşun kaderini elinde tutan saygıdeğer gorille anlaşmayı bilmiyorsunuz.
- "Temiz bir yaşama razı mısınız? Herkes gibi? Evet diyorsunuz doğal olarak. Nasıl hayır diyebilir insan? "Tamam. Sizi temizlerler. Bir iş, bir aile, örgütlenmiş boş zaman işte budur." Ve küçük dişler tene saldırır, kemiklere kadar yer. Ama yanlış söyledim. Onların örgütü dememeli. Bizim örgütümüz bu, eninde sonunda. Kim kimi temizleyecek!"
- İnsanın karakteri olmadı mı bir yöntem bulması gerek. Burada bu yöntem harikalar yarattı doğrusu.
- Biliyor musunuz, bizim küçük köyde, bir misilleme eylemi sırasında bir Alman subayı ihtiyar bir kadından, iki oğlundan rehin alarak kurşuna dizilecek birini seçmesini nazikçe rica etmişti.
- Gerçekten de cennet bu değil miydi, aziz bayım: Doğrudan kavrayarak yaşamak? Benim yaşaım böyle oldu işte. Hiç bir zaman yaşamayı öğrenme gereksinimi duymadım. Bu konuda daha doğduğum zaman her şeyi biliyordum. Bazı kimseler vardır, sorunları insanlardan korunmak ya da en azından onlarla anlaşmaktır. Benim için anlaşma yapılmıştı. Gerektiği zaman teklifsiz, zorunlu olunca suskun, hem laubali, hem ciddi bir kimse olarak rahat ilişkiler içindeydim. Bu yüzden de ünüm fazlaydı ve yeryüzünde başarılarım sayısızdı.
- Hiç değilse şunu öğreniyordum ki, ben ancak onların suçunun bana hiçbir zarar vermediği ölçüde suçluların, sanıkların yanında bulunuyordum. Onların suçluluğu benim güzel konuşmama neden oluyordu, çünkü onların kurbanı ben değildim. Kendim tehdit altına girdiğim zamansa, yalnız ben de bir yargıç kesilmekle kalmıyor, daha da fazlası olmak istiyordum: Her türlü yasanın dışında, suçluyu tepelemek ve dize getirmek isteyen öfkeli bir efendi. Bundan sonra, aziz hemşerim, kendini bir adalet timsali ve saçı bitmedik yetimlerin doğuştan savunucusu sanmaya ciddi biçimde devam etmek çok zordur.