- Kurum kültürünüzü yaratan; davranışlarınızdır, ekibe anlattığınız teoriler değil.
- Güvenilirliği okuyarak kazanamazsınız, bunu size hayatınızdaki iyi
örnekler ve aileniz kazandırır. - Kurum kültürünüzü oluştururken kuracağınız üçlü sacayağının bir tanesi güven kültürü olmalı:
Kuruma, kültüre ve ekip liderlerine güven. - Ben misyon-vizyon ne demek bilmem. Aranızda gerçekten ne olduklarını bilen var mı?
İşçinin, çalışanın kafası daha karışık. Danışmanlar, hocalar geldi ve misyon şu, vizyon şu
diye anlattı. Hiçbirimiz ne olduğunu tam anlamadık. Amerikalı, günlük hayatında missionvision
kelimelerini kullanıyor. Biz 30 yaşında, işyerinde tepe yöneticisi olanlardan duyduk
bu lafları. Ana babasının "Oğlum ekmeğin arasına vizyon koydum, yer misin?" dediğini
duyan var mı? Biz vizyonu sadece televizyon derken kullandık. Sonra beş yıldızlı
otellerde, tepe yöneticilerle havalı danışmanlar toplandılar ve kuruma misyon belirlediler.
İnanmam ben onlara.
Misyon misyon dedikleri, kurumun "Hayat Amacı"dır. (Böyle bir karşılık yok, Türkçesini
ben uydurdum.) Vizyon dedikleri "Gelecek Hayali"dir (bunu da ben uydurdum). Bunlar,
sadece birer cümledir ve ekipçe, hep beraber gerçekten inanırsanız anlamı vardır. - Çalışanların kalplerini hedefe çevirirseniz ayakları unutursunuz. Yoksa hep mesaiye geldiler mi, gelmediler mi diye takip edip durursunuz.
- Kıpçak Türklerinin bayrağını hiç gördünüz mü? Mavi bir zemin üzerinde kırık bir üzengi.
Kıpçak Türkü olan Ravil Agiş gösterdi bana bayrağı ve "Biz devletimizi kaybettik,
başarısız olduk, o yüzden üzengimiz kırık" dedi. Dürüstler ve kendilerini bayraklarında anlatacak
kadar açıkça eleştiriyorlar.. - Yetenekler dokundukları yere değer katarlar.
- MAN'ın ürettiği bir yolcu otobüsünü satın alan müşteri, pek de olmadık bir istekte bulunuyor,
şasi uzatılacak. Aslında satılmış bir ürün, müşteri bu isteği vaktinde yapmamış ve
dışarıya yaptırılacak bir iş. "Tabii yaparız" diyorlar, alıyorlar otobüsü, onca masrafı MAN
karşılıyor, gerekli değişiklikleri yapıp Karadenizli müşteriye iade ediyorlar.
Gerçek bir vaka...
131/171
Bir gün sonra, müşteri arıyor "Benim bir top çekim kayıp" diyor. MAN'dakiler şokta,
çünkü önemli bir suçlama, hele kişisel çekiyse ve biri imzalar imzalar dağıtırsa altından
kalkılamayacak bir olay. Her yeri arıyorlar, yok. "Neredeydi çek?" diyorlar, adam "Bir top
çek bagajdaydı" diyor. Allah Allah, bagajda çek koçanı ne arar? Hem niye almazsın,
tamire yollarsın çeklerini. Telefonda da zor anlaşıyorlar. Karadenizli bir MAN yöneticisinden
rica ediyorlar "Biz her lafı iki kere tekrarlatıyoruz, ne olur sen konuş, hangi
bankadan almış, koçanda kaç çek varmış? Sağlıklı bilgi alamıyoruz. Çok da sert bir adam,
ters konuşuyor. Sen halledersin".
MAN yöneticisi arıyor:
? Merhaba Ahmet Bey, ben de Karadenizliyim.
? Ne cuzel.
? Çekler şahsi mi? Şirket çeki mi?
? Ne biçim soru bu? Şahsi çekim.
? Yav hemşerum, biz her şeyi anladık da çekler bagajda ne arıyor?
? Müşteriye dağıtıyorum, sağa ne? Geri verun çeklerimi.
? Yav, müşteri çeki ne yapsın? Niye dağıtıyorsun şahsi çekini müşterine?
? Yiyor kardeşim, sana vazife mi müşterinün top çeki ne yaptuğu?
Anlaşılıyor ki, müşterinin bagajdaki bir koli "top keki", araç tamirat için sanayiye gittiğinde
oradaki çıraklar tarafından afiyetle yenmiş.
Herkes rahatlıyor. "Hocam, Allah'tan, Ülker'in deposu havaalanı yolunda ve bize yakın.
İki koli top kek alıp yolladık" dediler, çok güldüm. - Japonya'da ürettikleri arabaları Amerikalılara satamadıklarını gören Japonlar, daha 1970'li
yıllarda o zaman arabaları Amerikalıların ihtiyacına göre üretelim kararı alıp
Amerikalıların varlık nedeni hâline gelen tüketim alışkanlıklarını kaydetmeye başladılar.
Japonya'daki şirketlerinde videolar izlenirken avantaj sağlayacakları ilk buluşu yaptılar.
Yiyeceğinin, tüketeceğinin iki katını alan obezler, ağır paketleri arabanın bagajına yüklemeye
çalışırken çok zorlanıyorlardı çünkü bagaj eşikleri çok yüksekteydi. O sene ABD'ye
gelen Japon arabalarının bagaj kapılarının biçimi değişti ve bagaj eşikleri 40-50 cm aşağıya
düşmüş oldu. Japon arabalarının satışı patladı. - Bilgi azaldıkça ego büyümeye başlar. Bilgisi olmayan adam imaja yüklenmeye başlar.
Eğer yönetici fazla kasıyor, çabayı imaja veriyorsa, çalışanlarla araya mesafe koyuyorsa
bilin ki alanındaki bilgisi yetersiz. Bilgisi azsa, bunun açığa çıkmaması için en iyi yöntem
çalışanlarına mesafe koymaktır ve jöleye dayanıp, markalanıp imaj yapmaktır. Yetkin
adam, ekibiyle içi içe olmaktan korkmaz.