- Milyonlarca insanı katlettikten sonra, Hitlercileri asıyorsun. Bu milyonlar öldürülmeden önce, neredeydin ve ne düşünüyordun? Doğru düşünmek için, sana düzinelerce ceset yetmiyor mu? Milyonlarca cesetle yüz yüze gelince mi insanlığın ancak uyanıyor?
- Kutsal sözlerin belgilerini (şiarını) diktim bu dünyaya.
Palmiye ağacı çoktan kuruduğunda, kaya paralanıp dağıldığında
Parlak hükümdarlar çoktan çürük yaprak gibi toz olduğunda:
Taşır her günah selinden Nuh'un bin gemisi benim sözümü: Var olacaktır! - Hayatta mutluluk için yalvarıyorsun, ama güvenlik hepsinden daha önemli senin için
- Kadınımı, sevdiğim için kucaklarım ben, elimde evlilik cüzdanı olduğu için veya cinsel açlığımı bastırmak için değil.
- "Senin yakınında küçük adam, mutluluğu yiyip bitirmek kolaydır, ama mutluluğu elde tutmak zordur."
- Vermeyi seven, eli açık birini görünce peşini bırakmıyor, iliklerini kurutuyorsun. Onun bilgisini, mutluluğunu, büyüklüğünü yiyerek besleniyorsun ama yuttuğun şeyleri sindiremiyorsun. Hırsızlığından sonra itibarını korumak için vericiye dil uzatıyor ona çılgın, şarlatan yada sübyancı diyorsun.
- Yönetimi elinde tutan güçlülere,ya da kötü niyetli güçsüz adamlara seni temsil etme yetkisini veriyorsun,onları seçiyorsun.Her seferinde aldatıldıgını anlıyorsun,ancak bunu anladığında,iş işten geçmiş oluyor.
- Kendime göre görüşlerim var benim,yalanla hakikati birbirinden ayırmasını bilirim:hakikati,günün her saatinde bir alet gibi kullanır,kullandıktan sonra da tıpkı bir alet gibi temizler,korurum.
- Seni düş kırıklığına ugrattı diye eşini neden suçluyorsun;beş para etmez bir komşunu hoşnut etmedi diye neden çocuguna işkence ediyorsun;dogallıgını yaşayan bir insana neden ters bakıyor ve onu sömürüyorsun;sana verileni alıyor,senden isteneni veriyorsun da neden sana sevgiyle verilen şeye karşılık vermiyorsun;neden,düşmek üzere olan birine bir çelme de sen takıyorsun, ya da düşmüşü tekmeliyorsun;hakikatı söylemenin gerekli oldugu durumlarda yalan söylüyorsun ve neden yalana karşı olacagına hakikate karşı koyuyorsun?
- Sen gerçekler konuşulduğu zaman dinlemiyorsun; sen yalnızca gürültüyü dinliyorsun. Ve sonra 'yaşasın' diye bağırıyorsun.