- Şirkette çalışacaklar, kendilerini gösterecekler sonra da yükselecekler ve daha da yükselecekler, daha da yükselecekler... Lanet olası heriflerin başları gökyüzüne değecek! Hepsi de kudurmuş gibi yükselme yolları arıyor. Yedikleri her bokun yükselmeye etkisini hesap edip duruyorlar.
- Sözüme kulak asmadan çantasından altı çizili sayfaları olan bir Kur'ân meali çıkardı. Bu tip bir okuma ilginç gelmişti. Bir Kur'ân mealini altını çizerek okumak! O an bu kitaba dokunma cesaretimin olmadığını farkettim.
- Acının yüreğimin en geniş odasına kurulduğu zamanı hatırlamıyorum bile. Kendimi bildim bileli orada.
- Alelacele koşarken birbirine bir şeyler söylemeye çalışan insanlar gibiyiz.
- Onlar hep sordular; çünkü muhteris bir şeytanın ruhumun bütün odalarına girip talan ettiğini anlıyorlardı.
- Masamın üzerinde bir arkadaşıma yazdırdığım hat yazısı da duvara asılmayı bekliyordu; ''Bu da geçer Ya Hu!'' Ah evet! Bu sahiden benim için önemliydi. Bu da geçer Ya Hu! Kendi kendime defalarca kez tekrarladığım bir zikir haline gelmişti. Bu da geçer. Bu da geçecek. Bu da geçmeli. Bu da geçsin Ya Hu! Bu da geçsin lütfen! Uykusuz gecelerimde bu posterlerin içinde dolaşıyordum sanki. Kudüs sokaklarında dolaşıyor, keskin nişancıların ateşinden sakınmak için tedirgin ve aceleci davranıyordum. Cesur çocuklarla birlikte çöp kutularından barikatler kurup, zırhlı askeri araçları taşlıyordum. Mustang'a binip saatler boyunca şehirde kaybolmuş yerli kızı arıyordum. Malcolm'la birlikte Kabe çevresinde uzun uzun sohbet ettiğimi hatırlıyorum. Amerikan emperyalizminden, işbirlikçi silahlardan, faşizmden söz ediyorduk.
- Bir insana hiç söylenmemesi gereken şeyleri söyleyivermek, hiç bulunmamam gereken yerlere zamansızca damlayıvermek, evden çıkmamam gereken vakitlerde sokağa atılıvermek, yaklaşmamam gerekn insanın burnunun dibinde bitivermek gibi maharetlerim var.
- Biriktirdikleriyle prestij kazanabilmek olgusu bu zamana özgü bir şey olsa gerek. Para biriktirenler, resim biriktirenler, pul biriktirenler, şişe biriktirenler, ayakkabı biriktirenler, saat biriktirenler, sevgili biriktirenler ve daha bir sürü şey. Biriktirmek, yığmak, saklamak, nasıl bir duygunun, düşüncenin etkisiyle gelişir bilmiyorum ama içimden bir ses, çok masum gibi duran biriktirmelerin bile hastalıklı bir yön taşıdığını söylüyor.
- Ne garip, insan doğruların ne kadar farkında olursa olsun kendisini kandırabilme gücünü asla yitirmiyor. Beynine dayanan silahın önemi yok. Yaşıyorsan buradan da kurtulabilme şansın var demektir. Adam insafa gelecektir, biri ansızın kapıyı açıp seni kurtaracaktır, silah tutukluk yapacaktır, bu bir rüyadır, adam şaka yapıyordur, kamera az sonra duracaktır ya da herhangi başka bir şey.
- Hüzün ve acı bir annenin bakışlarına kadar indiyse onun kat kat fazlasını yaşıyor demektir. Çünkü bir annenin çocuklarına bakarken gizleyebileceği hüznün boyutu çok geniştir. Belli ki hüzün dışarıya sızmaya başlamıştı.