- Etraf olduğu gibi duvardır. Ve akıl -belli etmeksizin, balerinler gibi tek ayak üzerinde dönerken- kapabileceği ne bilgi parçacığı varsa kapar; Flamanca, tuğlalara yontulmuş hiyeroglifler... Ünlemler! Başlangıca, amaca dair sorular.
- Küçükken, başka bir yerlerden gelme duygusu ile coşkuya kapılıp etrafı gözetleriz. İçimize bakar, inceler, yabancı olanı çekip çıkartırız. Göz alabildiğine açık, altından bir alana varırız. Ya da çoğu kez bir buluta rast geliriz; bulutlarda yaşayanlardan bir ırka. Bunlar, çocukkenki düşüncelerimizdir. Sonunda her şeyi idrak ederiz. Kendimizde annemizin elini, babamızın uzuvlarını tanırız. Ancak akıl; o yine de başka bir şeydir. Ne olacağından asla emin olamayız.
- Dikkat et, ruhunu sergilerken Dikkat et, neyin varsa ortalığa dökıne
- Emin olabileceğin tek bir şey var. Değişim.
- Herkes hala orada, onlarla birlikte olduğumu sanıyordu; çünkü iki ayağım yerde, insanların hep uğraştığı işlerle meşgulmuş gibi görünüyordum.