- Her şey sessizliğe bürünene dek beklerdim.
- Hayalperestlerin o uykulu çayırdaki imgesi, benim de uykumu getirirdi.
- Alna kondurulan öpücük gibidir; kabule açık, ama ilgisiz.
- uzanmış kollar
sımsıkı kapalı gözler
parlak bir bulantı
dönüp dönüp duruyor
kalpleri hareketlendiriyor
düşünceler filiz veriyor
kendi kendini
ters yüz ediyor - belli bir şey için dilek tutmak
ya da sadece bilmeyi istemek - Dikkat et, ruhunu sergilerken
Dikkat et, neyin varsa ortalığa dökme - Unutulmadın.
Onun sözü bu.
Tek büyük gerçeği.
Gençliğin ritüellerini
yeniden canlandırırken
Bir yandan da yanlışları düzeltiyor.
İnsaniyetin toza toprağa bulanmış bir parçası.
Cennet'ten biryardımcı. - Onu hala görebiliyorum. Kadınların alınlarında görüyorum. Şairlerin riyakarlığında. Muhteşem bir kadın şarkıcının boğazında, bir kaçağın avcunda. Tel örgülere dayalı halde. Çiçekli bir elbisenin üzerindeki kan damlası şeklinde. Bohçamı açıyorum, içinde ne varsa, kırış kırış olmuş toprağa döküyorum. Yok işte; eski bir kaşık, bir dümen, bir telsizden geriye kalanlar ... Üzerine oturmak için yere kumaş sererken, topraktaki yarıklar kadar uzun nefesler alıyorum. Böyle yapınca sanki ruhları durduruyorum; onları titremekten alıkoyuyorum.
- Benim kafamın kendisi çan.
- Tanrı bize kanat verir
mide verir
uçabilir, ya da kusabiliriz
zafer içinde dönebilir
suyun üstünde durabiliriz
bir bardağa acı doldurur
içimizi dışımıza çıkartabiliriz
ve bazılarımız
titreyecektir
Üzerlerinden azıcık toz toprak dökülecektir; kimseler fark etmez
ama havayı dolduracak olan o toz topraktır
Ölümsüz hayalle...