- Neden mi güvenimiz yok yarınlara? Yarın hiç gelmeyebilir de ondan.
- Söz yalan söyler ama ses yalan söylemez.
- Uyuma, uyuma sakın, şarkı söyle, hadi şarkı söyle... Hayır, sus, bağırma, kotu adamlar duymasın... Süt, kekik, saman kokusu. Yüzünde gezinen sıcak nefes, "sana masal anlatacağım, uyuma. bağırma sakın, usul usul, kulağıma söyle. Duymasınlar, duyulmasın, korkma, başını göğsüme sakla." Boğulma duygusu, beyaz sessizlik, kar...
- İnsan yaşlandıkça daha takıntılı oluyor, gereksiz ayrıntıları takıyor kafasına. Belki de eskisi kadar meşgul olmadığım, acayip şeyler düşünecek bol zaman bulabildiğim içindir. Tam da anılardan kaçtığım, arkamda özel şeyler bırakmamak için köşe bucak temizliğe kalkıştığım sırada küçük bir özel hayat albümü yapma fikri saçmaydı, ama takmıştım kafama.
- Beyaz piyano çocukluk korkularımın, öfkenin, isyanın, tanımsız yoksunluğun olduğu kadar, bu korkulardan kurtulma savaşımın da simgesiydi. Piyanodan vazgeçmek savaşı yitirmek, anlamsız korkulara yenilmek olacaktı. Piyanoyu evime taşıyarak çocukluk takıntılarıma meydan okudum. Babamın koltuğu sevginin, güvenliğin, dinginliğin anısı demekti. Karton kutular ise geçmişle, özlemlerle, anılarla doluydu. Gündelik yaşamın hay huyu içinde unutulan, bakmaya fırsat yaratılmayan küçük şeyler. Şimdi düşünüyorum da, anı namına ne varsa hepsini geride bıraksaydım, en azından o kutunun içindekileri yok edebilseydim daha iyi olurdu, bilmiyorum. Bu, hayatı nasıl anlamlandırdığınıza, hikayenizi nasıl kurup anlattığınıza bağlı.
- O benim hikayemi hak etmiyor, beni hak etmiyor. Hepsi yanılgıydı, yanılsamaydı, hayaldi, yalandı. Fotoğraflar kandırdı beni, O beni kandırdı!..
- "Gidecek. Hiçbir yere, hiçbir şeye sürekli bağlanamayan vahşi hayvanlar gibi; yalnızlığını, mutsuzluğunu peşi sıra sürükleyerek gidecek. Bırakabilmesiyle övünüp bırakabilme yeteneğine güvenerek, aslında tüm bıraktıklarının boşluğunu taşıyarak, o boşlukla ağırlaşarak gidecek. "
- Dayanamıyorum artık bütün bu yıkıntıya; bütün değerlerimizin, bütün hayatımızın, kimliklerimizin ayaklar altında çiğnenmesine ve asıl, tam bir yenilgi havası içinde bu boyun eğişimize, suskunluğumuza, kendi kendimizi, kendi inançlarımızı inkar edişimize..
- Nerelisin, kendini nereye ait hissediyorsun, diye sorsanız, müziğin ülkesinden derdim.
- Aynı şeylerden mi korkuyoruz, diye sormuştun. Ben, korkmaktan korkuyorum. Korkumun seni yitirmeme neden olmasından korkuyorum