- Aşk insanın sadece psikoloji ve kimyasını değil, tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.
- Yağmurun baskınına uğradık. Gürül gürül yağıyor. "Hemen bir gemi bulup hayvanları toplasam iyi olacak" diyorum.
- Terk edilmiş bir okyanusta baş başa kalmış iki balık gibi sarhoşuz.
- Eski bir Çin atasözü der ki: "Kıyıya vuran ejderha, hamsilerin maskarası olur. "
- Ejderi boyasan da derisini boyarsın, kemikleri aynı kalır.
- Yabancı topraklarda, taklit etmek özgünlüktür.
- Aksilikler, tesadüflerin de takviyesiyle felaket katına yükseldi.
- Adrenalin sarhoşu olmuştum. Midem, tımarhane mutfağında pişmiş akrep zehiri reçeliyle doluydu sanki. İkizini idam eden bir cellat gibi, şeytan görmüş bir keçi yavrusu gibi, kıyametten sağ kurtulmuş bir deli gibi ağlıyordum.
- Üç husus, zihnimde yer etmişti: 1- Tasavvuf bir savunma sanatıdır. 2- Hakikat, savunma sanatlarının kalbinde gizlidir. 3- Hakikat akılla değil, cesaretle bulunur.
- Bana sorarsanız... tam bilemiyorum, fakat galiba hayatlarımızın biçimlenmesinde formüller kadar sırların da etkisi var. Kader mekanizmasını çözmek imkansız. An geliyor, fanilik fikri, evreni bir karambol kumkuması [ çanağı ] , insanı bir fiyasko figüranı, hayatı bir skandal silsilesi gibi algılamamıza neden oluyor. Ya da içimizi derin bir şükran duygusu ve yaşama sevinci kaplıyor... Çok acayip. Siz bana bakmayın. Artık bütün tembihleri unutmuş, kapılarını teselliye kapatmış, basireti kördüğüm olmuş biriyim. Beni uygar kılan koşumları kemiriyorum. Program, prosedür, protokol umurumda değil. Göğsümde barut macunu gibi bir öfke kabarıyor.