- Bir erkeğin hayatında, ömür billah minnettar kaldığı bir ustası vardır. Benim ustam Prof. Dr. Umur Samaz'dı. Rahmetli, olağanüstü bir insandı. Uluslararası ilişkiler uzmanıydı. Bunun yanında, her şeyi bilirdi. Botanik, pullar, deniz savaşları, resim, kriminoloji, Varoluşçuluk, ekonomi, diş macunu, fizik, arıcılık, heykeller, astroloji, yapay zekâ, efsaneler, Nazizm, demiryolları, şifalı bitkiler, elektronik, tiyatro, jeoloji, polisiye, tasavvuf, ormancılık, Rönesans, epistemoloji, eski uygarlıklar, zehirli böcekler, paranormal olaylar... Bütün önemli adamlar gibi o da klasik müzik dinlerdi. / syf. 173
- Karanlıkta kelimelerin ağırlığı kat kat artıyor. [Elias Canetti, Marakeş'te Keşmekeş] / syf.198
- Dilara Dilemma ve ben birbirimize göre değiliz. Bunu o da biliyor. İkimiz de kendimize uygun biriyle karşılaşma konusunda ümitsiziz. Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz. / syf. 248
- "Bana öyle geliyor ki, bizlerdeki olgunluk alametleri olarak yansıyan şeyler, tecrübelerimizdeki alelade acılıktan ileri geliyor." (s.300)
- "Sahip olmadığınız niteliklerle sizi övenler, taşımadığınız kusurlarla yererler de."
- "İnsan kendi samimiyetinin altını çizmeye kalkıştı mı, ister istemez üstünü de çiziyor. Samimiyet, mahremiyetle mukayyet olsa gerek."
- "Hayatım bir film olsaydı, izlerken ya uyuya kalır ya da yarısında çıkardım."
- "Bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun acısını değil, deliliğini görürler."
- Buz kesmiş çimlerde sırtüstü yatıyordum. Uzaydan görülebilecek büyüklükte bir kan lekesinin ortasında. Etraf ıssızlaşmıştı. Uçuşan kar taneleri, patlamış mısır iriliğindeydi. araba çarpmış kardan adama benziyordum. Tatlı bir uyuşukluğa kapılmıştım. Uyku bastırıyordu. Ölmek, zannettiğimden çok daha kolaymış. Nihayet...
- Kararım kesin, mezar taşıma şu cümle kazınsın:" Yaşamak ayrıcalıktı."