- Peygamberin otlattığı kuzular kadar masumdu. Ya da bana ilk anda öyle gelmişti. Zira 'ilk an' ne kadar kalıcıysa, masumiyet de o kadar kalıcıdır.
- Omzumu hafifçe dürttü: "Uyanın..."
Yaşlı bozayı horlayışından fırtına bulutlarının karşılıklı horlayışına geçtim. O kadar iddialı bir biçimde horluyordum ki,bu dalda verilen ödüllerin tamamını almaya azmetmiştim sanki.
Kolumu iki eliyle kavradı ve beni sarsmaya başladı: "Uyanın, horluyorsunuz!"
Cevabım kesindi: "Horrrrr!.." - Nuh bazen küstahlıkla acımasızlığı öylesine karıştırıp üzerine de zehir gibi bir alaycılık sosu dökerek soğuk servis yapıyordu ki yenilir yutulur gibi değildi. Hazmı imkânsızdı.
- Şebnem; ceylanların, kuğuların sınıf arkadaşı, cıvıltılı cimcime, bal şelalesi;
Şövalye olsaydım, senin şehrine hücum etseydim, dudaklarını görünce kılıcımı düşürür, atımdan düşerdim. Hiçbir zaferin erişemeyeceği tatta bir yenilgi olurdu...
Ellerin... Boğumları kudretten zarafet şaheseri yüzükler gibi. İnsan kıyamaz dokunmaya. Avuçların desenli kurabiyelere benziyor. Öpsem, ağzımda şeker tadı bırakacak kesin. - İçinde kemik biçiminde nur çubukları mı var Şebnem? Yüzündeki ışık nereden geliyor?
Gözlerindeki ayet derinliğini, hayrına tefsir etsen ya?
Şebnem... Ayak parmaklarının aralarına papatyalar koydurayım yeter. - Şebnem çok saçmaladım, bağışla.
İnsanın kalbi darmadağın olunca, kafası da karışıyor.
Mümkünse, söylediklerimi unuturken beni aklından çıkarma.
Huşuyla öpüyorum. - "Benim ben, Figen Negatif?" Çirkin olduğu kadar sağlıklı da. Hemen bir kafes bulmam lazım!
Savaşta bile böyle korkmamıştım. Köpekbalığıyla deplasmanda karşılaştığınızı düşünün: "Evimde ne arıyorsun kadın?!"
Alev almış bir cadı gibi çığlık atıyor: "Civan diye biri sizi arıyor Ruhi Bey."
Verem mikrobunun büyütülmüş haline benziyor. Gözleri; ekşimiş yoğurttaki çürük böğürtlenler. O kadar meymenetsiz ki, ona sopayla dahi dokunmak istemem: "İyi de sen kimsin?"
Zilli beşaret "Aşk olsun Ruhi Bey" diyor ve suratındaki, Türkiye'nin en büyük et benine dokunuyor: "Onbeş senedir yanınızda çalışıyorum. İzindeydim ya, döndüm. Haydi, telefondakini bekletmeyin..." Dırdırıyla bir erkeği kısırlaştırabilir. - İnsanların çoğu; yalnızca güç yetiremediği, beceremediği ve elde edemediği şeylere değer verir.
- "İyi hoş da, Figen şu anda mezarda olmam gerekmiyor mu?"
Gözleri yaşarmasın diye dalgıç gözlüğü takmış, soğan doğrayan hizmetçim "Allah sizi bize bağışladı Ruhi Bey" diyor.
"Yaşamak, benim kronik hastalığım." - "Hiçbir şey, insanın kafasını düşmanından gelen bir jest kadar karıştırmaz."