- Senin mucizelerini de daha fazla kabul edebilmem mümkün değil. Bütün düzenbazlar mucize gösterdi, bütün salaklar da onlara inandı. Bir mucizenin hakikatine beni ikna edebilmek için, sizin mucize dediğiniz olayın doğa yasalarına mutlak anlamda zıt olduğuna emin olmam gerekir, çünkü mucize olarak görülebilecek tek şey doğadışı olandır. İyi ama doğayı kim yeterince biliyor ki tam da o noktada doğanın durduğunu ya da o noktada engellendiğini ileri sürmeye cesaret edebilsin? Sözde bir mucizeye itibar edebilmek için iki şey gerekir: bir hokkabaz ve her şeyden etkilenen birileri. Seninkilere de başka köken aramaya hiç kalkma! Bütün yeni çömezler bunu yaptı; işin ilginci, hepsi de kendilerine inanacak sersemler bulabildi.
- ?Ey sen, dünyada mevcut her şeyi yarattığı söylenen: hakkında en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafta tanıdığım ve her gün yanılan insanların bana söyledikleri kadar bildiğim sen; tanrı denen acayip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.?
- Ama bahtsızlıkla bir suç işlendiğinde, taraf tutmayı bilmek ve kısır vicdan azaplarına teslim olmamak gerekir; vicdan azabının hiç etkisi yoktur, çünkü bizi koruyamaz, hiçtir, çünkü suçu telafi edemez; dolayısıyla kendini vicdan azabına teslim etmek saçmadır.
- İnsanın bütün ahlâkı yalnızca şu ifadede kayıtlıdır: kendin ne kadar mutlu olmak istiyorsan başkalarını da o kadar mutlu kıl ve bizim maruz kalmak istemediğimiz kötülüğü onlara yapma.
- Zayıf düştüğümü hissediyorum; ahlâk vaazı veren adam, önyargılarını terk et, insan ol, insancıl ol, korkusuz ve umutsuz ol; tanrılarını ve dinlerini bırak gitsin; bütün bunlar insanların ellerine zincir vurmaya yarar. Bütün bu dehşetlerin adı bile yeryüzünde tüm diğer felaketlerden ve savaşlardan daha fazla kan döktürdü. Öteki dünya fikrinden vazgeç, yok öyle bir şey, ama bu dünyada mutlu olmaktan ve mutlu etmekten vazgeçme.
- Her şey bize en ikna edici biçimde kanıtlıyor ki, ruh, doğadaki diğer varlıklarla aynı yasalara göre davranır ve hareket eder; bedenden ayrılamaz; onunla aynı gelişim içinde doğar, büyür, dönüşür ve sonuç olarak onunla birlikte ölür. Daima bedene bağlı olarak, onun da aynı mertebelerden geçtiğini görürsünüz: Çocuklukta beceriksiz, olgunlukta güçlü, yaşlılıkta donmuş.
- Örgütlü varlık, bir kez parçalandığında işlevini artık yerine getiremeyen bir saatle kıyaslanabilir. Bedenin ölümünden sonra ruhun hissedeceğini, düşüneceğini, haz alacağını, acı çekeceğini söylemek, bin parçaya bölünen bir saatin hâlâ çalışmaya devam edeceğini ileri sürmek demektir.
- Zavallı bahtsız insanın hayvanlar üzerinde bazı avantajları varsa, hayvanların da onun üzerinde sürüyle avantajı vardır! Ne çok sakatlığa ve hastalığa maruz kalır insan! Her şey bir araya getirildiğinde, gerçekten bazı avantajları var mıdır? Ve bu birazcık avantaj ona kardeşleri öldükten sonra da sonsuza dek hayatta kalacağına inanmasına yetecek gurur verir mi? Ey bahtsız insanlık! Senin o kendini beğenmişliğin seni nasıl bir zırvalama derecesine getirdi!
- Suçlu kişi, adaletin kılıcıyla yönlendirilirken, çoğu zaman tutkularını adalete alet eder.
- .. üreme Doğa'nın amacı değildir; Doğa bu durumu yanlızca hoş görür ve ne kadar az çoğalırsak, bu onun niyetleri için daha uygundur.