- Yakınında olmadığım zamanlarda bile sandığın kadar uzağında değildim.
- - Eğer bir hayalci ya da mucizeye inanan biri olsaydım, dünyada açlığı ortadan kaldırırım derdim, bütün hastalıkların kökünü kazırdım, kim olursa olsun kimsenin bir çocuğun haysiyetine zarar vermesine izin vermezdim. Tüm dinleri barıştırırdım, yeryüzüne büyük bir hoşgörü tohumu serperdim, tüm yoksullukları da ortadan kaldırırdım. Tüm bunları yapardım, eğer ben Tanrı olsaydım.
+ O'nun bunu neden yapmadığını hiç kendinize sordunuz mu?
- Sen de benim kadar iyi biliyorsun, tüm bunlar O'nun iradesine bağlı değil, O'nun yeryüzünü emanet ettiği insanların iradesine bağlı. - Rastgele birilerine sor bakalım, insanlığın gidişatını iyiye döndürmüş beş kişi saysınlar sana. Bilmiyorum, örneğin, ilk demokrat, antibiyotiği keşfeden ya da barış sağlayan biri... Ne kadar tuhaf gelse de, pek az insan onların adlarını söyleyebilir ama hiç tereddütsüz beş tane diktatör adı sayabilirler.
- Bir sesin okşayışının bir elinkinden daha büyüleyici olduğu bu değerli anların tadını çıkarmak için bahanesi boldu.
- O şimdiden kanına girmiş, kalbine kadar gidecek. Özenle orada yetiştirdiğin duyguları toplayacak, sonra da sana umut verecek. Aşkın fethi ?haçlı seferleri'nin en bencilidir.
- - Seni ilk kez endişeli görüyorum.
+ Demek ki gerçek dost olma yolundayız. - Sonbaharda her şey soysuzdur: Günler kısalır, güneş randevusuna asla gelmez, soğuklar gecikir, kazaklarımızı giymeyiz ama bakıp dururuz. Sonbahar tembel mevsim pisliğidir, nemden ve yağmurdan başka bir şey değildir.
- - Peşinden kovalayanlar kalabalık mı?
+ Anlamadım?
- Yüzünü görsen, tıkanacaksın neredeyse. - - Çok mu sıkıldın?
+ Senin sokaktan altmış dört araba geçti, on dokuzu yeşildi. - Gülümsemenle uyandır beni; kocaman bir mutluluk tarlası dikebilmek için küçücük bir umut tohumu ve yeşermesine izin verecek kadar da sabır.