- ATATÜRK'E Bu kitapta Eserini anlatmaya çalıştım. Yapabildim mi? Ummuyorum. Sen ve eserin o kadar yüksek ki; Erişilmesi çok güç! 15 Eylül 1937 * Yukarıki satırları, sağlığında yazmıştım. Kitap ise ölümünden sonra çıkıyor. Ne yazık! Kitaptaki eksiklerin arttığında şüphe yoktur. Fakat bu eksikler; Eserinin değil, döktüğüm gözyaşlarının aşındırdığı, silip götürdüğü parçalardır. Huzuruna param parça olmuş bir gönülle, öksüz kalmış, yırtık pırtık bir kitapla çıkıyorum. Af et... Ve hoş gör!... Ankara, 9 Mart 1940
- '' Arkadaşlar! Her şeyden önce, dünyanın Türk soyundan olan en büyük şefini, Gazi Mustafa Kemal Hazretlerini (Atatürk) ve onun yüksek şahsiyetinde Türk ihtilâlini sonsuz saygılarla selâmlarım. Büyük şefim, ihtilâlin hukuk tarihini Türk gençliğine anlatmamı uygun görmüşler.. Bu çok ciddî bir Maarif Vekâletimiz bana bildirdiği zaman, Selçuk'ta çiftiğimin başında bulunuyordum. Yapıp yapmayacağımı düşünmedim bile. Kabul ettim. Hazırlanmaya başladım. Çünkü Şef emredince, başarılmayacak bir iş olmadığına inancım vardır. Gazi Mustafa Kemal, Türk milletinin önünde ilerleyen bir zafer bayrağıdır. Bu bayrak bugün de, yarın da, öbür gün de bütün güçlükler üstünde yükselecek ve hep yenecektir. Ben, dünkü yeniş ve yenilişi yaşadım. Ben, dünkü yeneni ve yenileni gördüm. Yenen, hep yücelen, yücelen... ve sonra yayından fırlamış alevden bir ok gibi karanlıkları yakan Şefiyle, Türk milleti idi. Yenilen, onun yürüyüşüne karşı koymak isteyen bütün bir dünya oldu! Yaklaşmakta olan yarınlar içinde yenecekleri ve yenilecekleri bugünden görüyorum. Yenecekler, dünkü yenenler, yenilecekler, gene büyük yürüyüşün önüne çıkmak isteyen bahtsızlar olacaktır. Bu kadar inanıyorum. Siz de inanınız! Gün, bütün eserleriyle, bütün varlığıyla inancın verimidir.''
- Eğitim (Nasyonal-Sosyalist Devlet) ''Burjuva hürriyeti yalnız ferdin entelektüel gelişmesini izler. Bu eğitimin birinci netice zekânın kuvvetini kaybetmesi. İkinci neticesi, genç adamın ahlâk düşkünlüğünü yenememesi oldu. Irkçı devlette terbiye. Çocuğun fizik, karakter, zekâ bakımından ahenkli bir tarzda inkişafı. Saygı bilgisi, karar verme iradesini geliştirmek. Eğitim prensipleri. Tarih öğretimi. İnsanlık. Millî gururu uyandırmak. El işlerini ileri götürecek bir eltik teşkil. Ordu, yerine başka bir şey konulamayan bur kudrettir.''
- ''1919 Türk İhtilâli, Atatürk'ün kafasının bir fotografisinden başka bir şey değildir. O, modern milletler karşısında, bin yıl geri kalmış bir ulusu, bir hamlede bin yıl ileri götüren bir zekâ ve bir bilgi idi. Bin yıl diyorum. Bu bir hayal değil, hayalleri geçip aşan bir hakikattir. Eğer, bir milletin durumunu müesseseleriyle ölçmek isabetli bir şey ise -ki bunda bence şüphe yoktur- Atatürk İhtilâli, patlak verdiği gün müesseselerimiz 14 asır önce ortaya konulmuş olan şeriat kuralları idi. Bugün modern milletlerin karşısında, Mustafa Kemal'in eliyle kurulan yepyeni bir devlet rejimi içinde, en modern kurumlarla donatılmış olarak çıkmış bulunuyoruz. Ve, biz varız! diyoruz. Bu sesi, herkes ve bütün dünya saygıyla dinliyor. İşte ihtilâlde zekâ ve bilginin payı.''
- ''Moltke, savaş hakkındaki düşüncelerini söylerken: ''Savaş gibi bir kurumu yarattığından dolayı Tanrı'ya teşekkür etmeliyiz. Çünkü savaş olmasaydı, insan ölümle yakınlık kuramayacak ve ahlâksızlık içinde yok olup gidecekti. Genel ahlâkı tutan savaştır!'' der.''
- ''İnsanı, insan yapan hiç şüphe yok ki ölümden korkmamaktır. Morali yapan büyük haslet ölümdür, bir insanın ölüme karşı gözü ne kadar pek olursa o nisbette yükselir. Ne kadar yılarsa o derece alçalır. Alçak olur. Ölümden yılan milletler özgürlüğe değil, tutsaklığa kavuşurlar. Namık Kemal, ne kadar yerinde söylemiş: Can korkusuna değer mi bir ömür Baki mi olur cihanda insan. Yine hatırlayabiliriz ki, ölüm gölgeye benzer; kaçtıkça kovalar. Üzerine yürüyünce kaçar. Nihayet ölüm bir gölgedir!''
- ''Din ve Federalizm (Nasyonal Sosyalist Devlet) Dinî inançlar milletlerin moral (ahlâk) temelidir. Protestanlık ve Katoliğin münasebetlerinde Alman milleti. Kültür kampf, hatasını tekrarlanmamalıdır. Nasyonal-Sosylalizm bir din değildir. Fakat din aleyhinde de değildir. Alman federalizminin manası kalmamıştır. Ne hukuken ve ne de fiilen. Genel eğilim merkeziyettir. Merkeziyet milletin ihtiyacına bağlanmıştır Dış siyaset Almanya'nın harpten önceki dış siyasetinin kritiği. Nasyonal-Sosyalizm, mağlûp Almanya'nın kurtuluşu yolundaki vazifesinde. Almanya ve İngiltere. İngiltere ile ittifak. İtalya ile ittifak. Almanya ve Avusturya: Alman Avusturya, büyük Alman vatanı ile birleşmelidir. Almanya ve Fransa, 1924: Fransa, emperyalist bir millet, Almanya'nın can düşmanıdır. 1924'de Fransa, Almanya'ya doğu siyasetinde engel oldu. 1924 Fransa'sı Yahudi âleti. 1935'de Saar'ır Almanya'ya iltihakıyla arada bir anlaşmazlık kalmadı. 1936'da gerginlik ve sempati yılı. 1936'da Rus- Fransız anlaşması, Almanya'ya karşı daimî tehdit. 1936'da Fransız-Rus paktına cevap; Alman hükûmetinin barış projesi. 1938'de Almanya ile Fransa arasında sınırlar kat'î surette tahdit olundu. Arada anlaşmazlık kalmadı. Karşılıklı saygı. Ve hukuken eşitlik; müşterek düşman Yahudi'ye karşı milletlerin zarurî birleşmesi.''
- ''Atatürk bir gün, ilk mecliste istiklâl savaşlarının hesabını verirken, şu mütalâada bulunmuştu: ''Türk yenildi derlerse inanmayınız. Yenilen kumandandır.''
- ''Alay kumandanı düşmanın yaklaştığını ve fakat askerin döğüşmek için süngüsü olmadığını söylediği vakit, general şu cevapta bulunmuş: ''Bellerinde kuşak vardır. Yerde de Allah'ın taşı dolu. Doldursunlar, süngü yerine taş kullansınlar!'' Düşman yanaştığı zaman, bir kısım kuvvetlerimiz süngüye karşı taşla döğüşmüşlerdir. Düşmanın başını taşla ezmişlerdir. Ve düşman savaş alanını bize bırakmıştır! Atatürk bu şartlar içinde Türk başbuğluğu yapmıştır. Türk ulusu da bu şartlar içinde savaşmış ve yenmiştir! Böyle savaş olur mu? demeyiniz. Böyle savaş kazanılır mı? demeyiniz. Bunu başkaları söyleyebilir fakat siz; hayır! Türk gençleri! Siz söylemeyiniz. Çünkü böyle savaş olur ve kazanılır. Bu sanatın sırrı, tılsımı, Türk olmaktadır. İnönü savaşında toplarımıza kama bulmak güçlüğü ile karşılaşıldı. Eski Maliye Bakanı Gümüşhane Milletvekili sayın Hasan Fehmi Ataç'dan işittim ki ağaçtan kama yapılmış ve bir çok topumuz bu suretle kullanılmıştır. Neden sonra çelikten kama dökmek imkânı elde edilmiştir. Atatürk yalnız dış düşmanla savaşmadı; iç düşmanlarla da uğraştı. Yeni ekonomisiyle, sosyal ve siyasal meseleleriyle bugünkü yepyeni Türkiye'yi yarattı. Atatürk'ün karşısına Büyük İskender mukayese konusu bile olamaz.''
- ''Atatürk, Türk'ü dış bakımdan bağımsızlığın, şeref ve haysiyetin ucuna yükseltti. Medenî milletlerle bir yaptı. İç bakımdan, bütün otoritelerin üstüne çıkardı, egemen kıldı. Atatürk, Türk'e istilâ ve esaret mirasını değil, efendiliği bıraktı. Nerede kaldı ki, Sezar'ın fetihleri demirden bir Roma'ya dayanıyordu. Atatürk hiçten, bir demir Türk devleti kurdu. Zamanımıza doğru gelelim; Vaşington'u ele alıyorum. Şüphe yok ki Vaşington büyük adamdır. Fakat Atatürk çapında mı? Bunu hiç ummayınız! Atatürk'ün öldüğü gün, bıraktığı eserle, Vaşington'un öldüğü gün, bıraktığı eseri bir mukayese ederseniz hakikat birden gözlerde belirir. Vaşington, karşısında yalnız İngilizleri buldu. Atatürk, karşısında bütün bir dünyayı buldu ve yendi.''