- Sende benim kadar uzun yaşasaydın, zalimlikle yardımseverliğin aynı rengin iki tonu olduğunu anlardın...
- "Sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek, her zaman daha zordur."
- Ve sonuçta şu soruya varmıştım: Bir insanı geçmişinden dolayı eleştirmek bana mı düştü?
- Ömrüm boyunca cam bir tankın içindeki, saydam olsa da nüfuz edilemez, aşılamaz bir engelin gerisindeki bir akvaryum balığı gibi güvenle yaşadım. Karşı taraftaki pırıltılı dünyayı gözlemekte, canım isterse kendimi onun içinde düşlemekte özgürdüm. Sanırım cam duvarlara alıştım ve cam kırıldığı, tek başıma kaldığım takdirde suyla birlikte dışarıya fışkırıp kendimi hiç bilmediğim, engin bir boşlukta umutsuzca çırpınırken, soluk almak için deli gibi debelenirken bulmaktan ödüm kopuyor.
- Onun ağzından adımı duymak, bizi ayıran bütün o yılların hızla, gerisingeri katlanmasından, üst üste binip kapanmasından farksızdı. Zaman bir akordeon gibi kendi kendine kapandı.
- İkimizin, rüzgarla kilometrelerce uzağa savrulan ama her ikimizi de döken ağacın iç içe geçmiş, derin kökleriyle birbirine sıkı sıkıya bağlı iki yaprak olduğumuzu hayal ederdim.
- Sevecenlik bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey. Yaşlandığında kendine kesinlikle şöyle demezsin: Ah, keşke şu kişiye iyi davranmasaydım.
- İnsanlar istedikleri şeylere göre yaşadıklarını, yaşamlarına isteklerine göre yön verdiklerini düşünüyorlar. Oysa işin aslı onları yönlendirenler korktukları, istemedikleri şeyler.
- Sizi selden çekip kurtaran bir ip, ileride boynunuza dolanmış bir ilmeğe dönüşebilir.
- Doğru ve yanlış kavramların ötesinde bir toprak var. Seni orada bekleyeceğim.