- Şeker gibiyimdir ha! Başkalarına mutluluk vermek uğruna erir giderim. Zerre gocunmam bundan. Sevmeyen ne kadar istediğimi bilemez. Vallahi billahi kimse senin uğruna benden daha güzel ölemez. Aslında çoktan öldüm senin için de hayat bana yine seninle hayat verdi işte.
- Yazdıklarımda, çaresizliğinize çareler arıyorsunuz; oysa ben çaresizliğimi yazıyorum, siz onları çare sanıyorsunuz.
- Bana, bir veba busesi bırakıp gittin; bak şimdi yerini başkaları aldı. Bu aşkın vebası sende, busesi bende kaldı. Seçtiğin yolda sana mutluluklar diliyorum. Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum? Ama alışacaksın biliyorum
- Hayat haklı, ölüm gerçek! Ölüm gerçeğiyle yan yana oturan varlıklarız. Ama yine de ölümü düşündükçe değil, unuttukça mutlu oluyoruz. Unutmak, hafızanın soluklanması, anılarsa geçmişin sandalıdır.
- Kırık bir aynaya bakmak gibiydi seni sevmek. Kalbim gülse de yüzüm kesikler içinde...
- Yazarsın. Yan yana getirirsin sözcükleri sessizce... ama bir şey anlatmaz bazen. Bazen de çok bağırır sözler, ama sesini duyuramaz kimseye. Tıpkı bazı şarkıların unutulamaması gibi. Bir şarkı unutulmuyorsa şarkıdır. Unutulan bir şarkı zaten hiç şarkı olamamıştır. Nasıl ki şarkıyı şarkı yapan şey unutulmazlığıysa, yazılanları da yazı yapan hafızaya kazınmışlığıdır. Sen yaz. Ben anlarım. Kalemimde yüzünün edebiyatı. Utanırım. Bana böyle güzel şeyler söyleme. Aşktan korkuyorum. Kendini bana alıştırma Cem. Gidersin biliyorum..
- Bir insan kalbi defalarca gücenebilir başkalarına ama bir kere kırılır bazılarına...
- İnsanın hayatta güvenebileceği birileri mutlaka olmalı...
- " İnsanlar kitap okuduğu için toplumdan soyutlanmaz; toplum kitap okumadığı için okuyanları tuhaf karşılar." Diyordu.
- Telefon uzaktakileri yakınlaştırıyor ama yakınındakini de uzaklaştırıyor bir yerde.