- Kimi insan, geçmişle geçememiş birbirine karıştırır. Halbuki, geçen iz bırakır, geçemeyen yara? Kahraman Tazeoğlu - Söz
- Gayret sarf etmeden ilerlediğini zanneden biri,yokuş aşağı indiğinin farkına varamaz. Kahraman Tazeoğlu - Söz
- Aşk gözde başlar, dilde ölür, kalbe gömülür. Kahraman Tazeoğlu - Söz
- Yılma ve vazgeçme! Tükene tükene tüketiriz yolları. Kahraman Tazeoğlu - Söz
- Yılma ve vazgeçme! Tükene tükene tüketiriz yolları. Kahraman Tazeoğlu - Söz
- Gizli aldatmalar, sevdiğin insanı ?üzerine basmadan? çiğnemektir.
- Bazı aşklar aşka ihanettir. Gizli aldatmalar, sevdiğin insanın üzerine basmadan çiğnemektir. Kaç kez çiğnendiğini hiç bilmiyordu Bukre. Sevgilisinin onu aldattığını öğrendiğinde dünyası kararmıştı. İstanbul?un dar sokaklarında dolaşıp durdu. Sonunda yorgun ve bitkin halde Selim?in yanına koştu. Selim, Bukre?nin okuldan arkadaşıydı, hatta mevcut en iyi arkadaşıydı. Öyle ki Selim, Bukre?yi Yavru Kuş olarak, Bukre de Selim?i Kuzu diye çağırırdı ve ne zaman bir dertleri olsa birbirlerine koşarlardı. Her zaman olduğu gibi Bukre, Selim?e terk edilmenin ve aldatılmanın acılarını anlatırdı. Selim de Bukre?ye platonik aşkını anlatırdı fakat platonik aşkının kim olduğunu hiç söylemezdi.
- İnsanoğlu böyleydi işte. Olmadığı gibi olduğunu düşünüp, kendini yüceltirken, aslında ne olmadığını çok iyi bilirdi. Ve insanlar asla ne olmadıklarını söyleyemezler birbirlerine. İnsanlar arasında sessizce varılan hüzünlü bir anlaşmaydı bu. Herkes memnundu halinden. Tatlı yalanlarda kaybolmak, acı gerçeklerde kendini bulmaktan daha çok çekiciydi.
- 'Sana kıyamam' dediğim her insan, Ona kıyamayacağım rahatlığıyla öyle şeyler yaşattı ki, Sonunda incitmeye bile kıyamadığım kalplerini, Paramparça edip ellerine bıraktım.. Ve hiç pişman olmadım...
- En olmadık yerde oluruna bırakılmıştı hep. Yüzsüzlüğünden tükürülecek bir yüzü bile kalmayan insanlar tanımıştı. Onların neden bu kadar karaktersizleştiğini düşündü. Acaba o çoğunluk haklıydı da azınlıkta kalanlar mı suçluydu? Seçimlerimizi yaparken hep yanlışa mı düşürüyordu hayat bizi? Neden hep aradıklarımızı kaybedip, aramadıklarımızı buluyorduk? Umutla beklerken, umutlar azalıp azalıp, yok olmaya başladığında, aramaktan vazgeçip bulduğumuza razı oluyorduk. Razı olduğumuza tam alışmaya başladığımızda ise aradığımız kişi karşımıza çıkıyordu. Allak bullak oluyordu her şey. Ve biz düzeni düzensizliğe tercih ediyorduk çoğu zaman. Bu yüzden beklediğimizi hak etmediği yere gönderiyor, razı olduğumuzla, hiç de razı olmadığımız bir hayat sürüyorduk. YA ÜMİTLERİMİZ ERKEN BİTİYORDU, YA BEKLEDİKLERİMİZ GEÇ GELİYORDU...