- Kısacası çocukluk yaşamımızın bu bin çeşit ayrıntısını düşünmek zorunda kaldı. İyi davranış ya da çalışkanlık ödüllerinin şaşmaz sahibi, bencil ve orta zekalı çocuklar çok dikkat ederlerdi bu ayrıntılara; oysa bu parlak gelecekli çocuk neredeyse tanrısal bir düş gücüne tutsak olup kendini düşüncelerinin seline aşkla kaptırırken savsaklıyordu onları.
- Tanrı'ya bir çocuk ruhundaki dehadan yakın ne vardır?
- Louis Lambert'in, küçük boyutlarına karşın Balzac'ın önemli metinlerinden biri olduğu söyleniyor. Romancının yaşamından, çocukluğundan bir çok öge barındıran bu metni, büyük ölçüde "otobiyografik" bir roman sayıyor yazın tarihçileri; anlattığı olaylarla kendi yaşam öyküsü arasında benzerlikler bulup çıkarıyorlar. Oysa benzerlik, ayrıntıları aşan bir benzerlik bence. Toplumun ve insanın derinliklerini tarayan bu "keşif sahibi" gözlemci, tıpkı başka bir romanının kahramanı Balthazar Claes gibi "saltığın" peşine düşen, hem maddeyi, hem ruhu, hem insanı, hem de evreni açıklayacak bilgiye ulaşmaya çalışan biri. Louis Lambert tipi de, tam bu arayışın ete kemiğe bürünmüş biçimi. Balzac'ın tutkusunun, heyecanının, özleminin, korkusunun, umudunun, mutsuzluğunun, bir bedende cablanmış simgesi. Balzac'ın olmak istediği ve olmaktan korktuğu kişi.
- Dünyanin en güzel kadini gerçekten sevilen kadını degil midir her zaman?
- İnsan adaleti ne kadar zayıf ne kadar güçsüzdü ! Yalnız açıkça belli olan eylemlerin öcünü alıyordu. Sizi birdenbire tek bir darbeyle öldüren, uykunuzda bastırıp sonsuz uykuya daldıran ya da can çekişmekten kurtararak habersizce vuran katili ölüm cezasina çarptırıp kınamak niye? Ruha damla damla zehir akıtan ve bedeni yok etmek amacıyla içten içe kemiren katile mutlu bir yaşam ve saygı nicin? Ne çok katil vardı dünyada cezalandirilmamis! İnce ve kibar suclara karşı bu ne hoşgörü! Manevi iskencelerle cinayet isleyenler nasil temize çıkarılıyordu!
- "Aşk bir dindir, tapınışı da bütün öbür dinlerdekinden daha pahalıya mal olmalıdır; çabucak geçip gidiverir, hem de geçtiği yerleri kırıp döktükleriyle belli etmek isteyen bir yaramaz çocuk gibi geçer." Honoré de Balzac
- "Güzel ruhlar bu dünyada uzun süre kalamaz. Öyle ya, büyük duygular aşağılık, küçük, yüzeysel bir toplumla nasıl bağdaşır?" Honoré de Balzac
- Parasından büyük kazançlar elde etmeye alışmış olan bir insanın bakışları, bir zevk düşkününün, bir kumarbazın ya da bir dalkavuğun bakışları gibi, inançlı birinin dikkatinden hiç kaçmayan; açıklanması mümkün olmayan bazı alışkanlıklar, gizli, pintice, nedeni bilinmeyen hareketler kazanır. Bu gizli dil, adeta aynı dinden olanların dilidir. s.32-33
- Tanrı, meleklerini, onların seslerindeki titremelerden ve gizemli hüzünlerden tanıyacaktır. s.46
- parasız yaşamaya alışık oldukları için paraya karşı ne sevgi ne de nefret besliyorlardı. Farkına varmadıkları halde incinen, fakat canlı kalan duyguları ve varoluşlarının sırrı; yaşamları tamamıyla maddiyat içerisinde geçen bu insanlar topluluğundan onları ayırıyordu: İnsanın iğrençlikleri! Onların mutlulukları, bazı şeyleri bilmemelerinden doğuyordu. s.57