- Kendini suçlu gören bir insanı mutlu etmek kadar zor bir olay yoktur.
- Mahvolmanın verdiği umutsuzluk gibi bir umutsuzlukları vardır minnet altında kalmış insanların ve bu umutsuzluklar büyük güçler doğurur.
- Baştan başa aşk içinde geçen bu hayat, doğa yasaları bakımından uğursuz bir ayrıcalıktır. Her çiçek solar, bütün mutlulukların ertesi günü kötüdür, ertesi günü varsa. Gerçek hayat bir sıkıntıdır.
- - Ruhumu okudunuz dedi; ama nasıl oluyor bu? - O kadar çok yönden benziyoruz ki birbirimize! diye cevap verdim.
- Sonuna kadar güvenebileceğim bir dost istiyorum. Acılarımı dindirecek, feryatlarımı duyabilecek bir dost.
- Evet, yaşamak! dedi Henriette. Ama gerçekten yaşamak. Benim hayatım yalanlarla doludur. Her gün tek tek sayıyorum bu yalanları, bu düzenbazlıkları! Ben nasıl ölebilirim? Hiç yaşamadım ki! Hiç bir zaman gidip, susuz bir toprakta birini beklemedim!
- "Çok mutluyum," dedi. "Benim için mutluluk bir hastalık gibidir, bunaltır beni, bir rüya gibi silinip gitmesinden korkarım."
- "Çok mutluyum," dedi. "Benim için mutluluk bir hastalık gibidir, bunaltır beni, bir rüya gibi silinip gitmesinden korkarım."
- "Çok mutluyum," dedi. "Benim için mutluluk bir hastalık gibidir, bunaltır beni, bir rüya gibi silinip gitmesinden korkarım."
- "Çok mutluyum," dedi. "Benim için mutluluk bir hastalık gibidir, bunaltır beni, bir rüya gibi silinip gitmesinden korkarım."