- Zayıflığa ve çocukluğa dayanamam; güce güçle karşılık verebilirdim belki ama acıdıklarım karşısında güçsüzümdür ben... ...Acıma duygusu bütün sinirlerimi yumuşatır, uyuşturur beni.
- -Siz benim taptığım, güneşim, her şeyim olacaksınız, diye haykırdım. - Hayır, zevklerinizi dindirecek bir kadın olamam ben...
- Henüz bir şey bilmediğiniz halde anlamışsınızdır herhalde: Bu VADİNİN ZAMBAĞI'ydı o; bu vadide çiçeklerini gökyüzü için veriyor ve erdemlerinin kokusuyla dolduruyordu orayı...
- Karşılık görmemiş duygular bazı ruhlarda kin haline gelir, bende ise öyle olmadı; yoğunlaştı bu duygular içimde, bir yer etti kendine, sonra da oradan hayatıma girdi...
- -"Bu gencecik yaşınızda bunları nereden biliyorsunuz? Yoksa bir zamanlar kadın mı olmuştunuz?" dedi. -"Ahh!" dedim içli bir sesle, "çocukluğum uzun bir hastalığa benziyordu..."
- Baştan başa aşk içinde geçen bu hayat, doğa yasaları bakımından uğursuz bir ayrıcalıktır. Her çiçek solar, bütün mutlulukların ertesi günü kötüdür, ertesi günü varsa. Gerçek hayat bir sıkıntıdır...
- - Beş gün sizi görmeden, sesinizi duymadan yaşamak! - Benimle konuşurken öyle ateşli sözler söylemeyin. Sessizlik içinde iki kere dolandık taraçayı. Sonra artık ruhumun sahibi olmuş gibi, buyruk verircesine bir tavırla: - Geç oldu, ayrılalım artık, dedi. Elini öpmek istedim, önce bir duraladı, sonra uzattı ve rica eden bir sesle. - Elimi ancak ben size uzattığım zaman alın, dedi; bırakın da hareketlerimde serbest olayım. Yoksa sizin bir oyuncağınız haline gelirim. Böyle olmamalı...
- ... gitmek için yola çıkışım gibi, hemen her sabah, yüreğimiz aşka susamış, içimiz içimize sığmayarak, yola çıkarız. Sonra, yavaş yavaş ve hiç farkında olmadan aşkımız küçülür, kala kala geriye bir kül yığınının içindeki bir altın parçacığı kalır. Hayat dediğin budur işte! Bir yanda büyük büyük iddialar, öbür yanda küçücük gerçekler...
- İki ruh hiç bu kadar olduğu kadar ateşli kucaklaşmamıştır ve hiçbir bedende bu kadar başarılı dizginlenmemiştir...
- Aşka düşmüş bir gönülde, istenen çizgileri hayallerin alevlerinden geçirerek onları renklerine bürünmüş göstererek daha da değerli kılan kesiksiz arzular yok mudur? Taptığımız bir yüzü düşüncelerle zenginleştirerek ona ideal güzelliği sunan birtakım çırpınmalar duymaz mıyız içimizde? Her anısı teker teker canlanan geçmiş zaman, gittikçe büyür; gelecek günler umutlarla donanır...