- ... (Dışarıda çocukların van tu tri oynadıkları görülür.)... Sadettin: -Bizim zamanımızda bunun adı ön dö turuva idi. Bu oyunu bile Amerikanlaştırdık be. Refet: -Bakıyorum Amerikalıları sevmiyorsun Sadettin Bey. Sadettin: -Bırak allasen kendi kıtalarını bile başkalarına keşfettirmiş herifler.
- Fazilet Eczanesi de işte bu anlamda bir kesit. Yaşamın bilincine erememiş, dünyada oynanan oyunun farkına varamamış, kabuğunun içinden çıkamamış küçük insanların kaçak dünyası...
- ...Kanunmuş..! Kanun varsa, insaf da kalmadı mı...? Vicdan eter olup uçtu mu..? Alın terine hürmetin yok mu senin...?
- Hepimiz kurulu birer saat değil miyiz? Yaşama bir kurulma ve çözülme, bir dolma ve boşalmadan başka ne? Yaşlılıkta ölen, kurgusu biten; gençlikte ölen, zembereği bozulan? Eğitim, kültür bile az çok bir kurgu mekanizmasına benzetilemez mi? Kurarlar bizi, kurulduğumuz gibi konuşur, hareket ederiz. Kimi hala alaturka saat ayarı üzerine işler, kimi Greenwich ayarıdır, kimi San Francisco? Bazımız ileri gider, kimimiz geri kalırız. Memleket saat, yahut standart ayarından ileri gidecek olursak, kanun denilen muvakkitbaşı tutar bizi geri alır. Daha kafası kızarsa, büsbütün durduruverir. Geri kalacak olursak? ileri alır diyecektim ama, geri kalana pek aldırmaz. Yurdumuz, Yenicami duvarındaki ezani saat ayarı ile işleyen nice alaturka saatlerle dolu.
- "Yaşamak güzel şey, hanımlar beyler..." dedi. "Hele burnunu kırıp, küçüklüğünü bilip yaşamak."
- Bir sinir doktoru için, saatlesen bir insan kendini at sanan, tren sanan, olmus bir armut sanan kadar olağandır.
- Bir bakıma, hepimiz kurulu birer saat değil miyiz? Yasama bir kurulma ve çözülme, bir dolma ve bosalmadan baska ne? Yaslılıkta ölen, kurgusu biten; gençlikte ölen, zembereği bozulan... Eğitim, kültür bile az çok bir kurgu mekanizmasına benzetilemez mi? Kurarlar bizi, kurulduğumuz gibi konusur hare^ ket ederiz. Kimi hâlâ alaturka saat ayarı üzerine isler. Kimi Greenwinch ayandır, kimi San Francisco... Bazımız ileri gider, kimimiz geri kalırız. Memleket saat, yahut standart ayarından ileri gidecek olursak, kanun denilen muvakkitbası tutar bizi geri alır. Daha kafası kızarsa, büsbütün durduruverir. Geri kalacak olursak... ileri alır diyecektim ama, geri kalana pek aldırmaz.
- Son zamanlarda içimde, kurgusunun bitmekte olduğunu sezen bir saat çaresizliği var.
- Zaman geçiyor. Bizler zamanın içinde yüzdüğümüz halde zamanın geçisini değil de, o geçtikten sonra, sadece geçmis olduğunu hissedebiliyoruz, O da sakağa düsen aklarda, alnımızdaki kırısıklıklarda, bele yapısan lumbago ağrılarında, nihayet hastalıkta, ölümde...
- Ama zaman daha geçmeden, henüz geçerken, onun geçisini âdeta gözle görür gibi suurlu ve uyanık bir sekilde hissedebildiğimiz gün, öyle geliyor ki bana, bizden habersiz geçmis zamanın bizde yaratabileceği bütün acı sürprizleri ortadan kaldırmıs olacağız.