- Zaman böyle bir şeydir; ileri geri döner durur. Yakınlıklar uzaklıklarla yer değiştirir. Sonra o uzaklıklar başka bir yerde, başka bir şekilde tekrar yakınlık haline gelir. Galiba olgunlaşmak diye buna diyorlar; her şeyi kabul etmeye başlıyorsun... İnsan beyni mükemmel bir çiftçi; durmadan ekip biçiyor... Sonunda olup biten her şeyi anlıyorsun. Anlamak çok tehlikeli bir şey...?
- "Bizim şu karnımız var ya..! Konuşmayıp da sustuklarımız, içimize attıklarımız, şiştiklerimiz, şişip de istifra edemediklerimiz? İşte bunlar bizi başka biri yapıyor, yabancı yapıyor?"
- ''Sen bana yangın ol efendim Ben sana rüzgar..''
- Hiçbir zaman iyi bir resimci olamayacağımı anladığımda çok rahatladım ve işte o zaman kendi renklerimi boyamaya başladım. Tevazu, bir gösteriş ya da hayatımızdaki küçük bir ayrıntı değildir, şekerim. Kişinin, kendini anlamadığını kabul etmesidir. Kendini anlayanlara gelince... Onlara inanma!
- Evlendiğimizde, benden on beş yaş büyüktü. Ben sonradan arayı kapattım; adamlar daha yavaş büyüyorlar
- Hayal kırıklığı insanı öldürmüyor, yengecim! Yalnızca, yaşama azmimiz bir parça eksiliyor; başka bir şey olmuyor... Bir defa daha ayağa kalkana kadar, eskisi gibi gülmeye başlayana kadar, günlük işlerin hengamesine dönene kadar, bir vakit bocalıyoruz. Sonra yara izi gibi bir şey kalıyor... Zamanla kabuk bağlıyor. Elin hep oraya gidiyor; kaşıyorsun... insanın, diliyle eksik dişini yoklamasına benziyor. Sonra kaşımamayı, yoklamamayı öğreniyorsun.
- Bizim şu karnımız var ya! Konuşmayıp da sustuklarımız, içimize attıklarımız, şiştiklerimiz, şişip de istifra edemediklerimiz...İşte bunlar bizi başka biri yapıyor, yabancı yapıyor
- ...güçlü olmak çaresizlikten doğuyor
- İlkokulu mezarlığın yanına yapmışlar. Çocuklar servilerin gölgesi altından avaz avaz geçsinler, ölülere dünyayı hatırlatsınlar diye herhalde! Birbirlerine taşları göstersinler, taşların arkasına saklansınlar, birbirlerini bulsunlar; korkmasınlar, kanıksasınlar diye
- Öykümüzün nasıl başladığını hiçbirimiz bilmiyoruz; sonradan anlatıyorlar, bilmiş kadar oluyoruz. Anımsamak için tanıklıklara ihtiyaç duyuyoruz; fotoğraflara, sözlere, küçük bir kağıt parçasına çiziktirilen birkaç kelimeye