- Gelecekle nasıl iletişim kurulabilirdi ki?Doğası gereği olanaksızdı.Gelecek ya şimdiye benzeyecekti,ki o zaman ondan haberi bile olmayacaktı ya da şimdiden farklı olacaktı,ki o zaman da içinde bulunduğu durumun hiçbir anlamı kalmayacaktı. (
- Kimi zaman,insanın birine duyduğu nefreti bile isteye bir başkasına yöneltmesi de olasıydı.
- Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında,hiçbir şey sizin değildi.
- Her davranışın sonuçlarını,o davranışın kendisi doğurur.
- "Bağlılık,düşünmemek demektir,düşünmeye gerek duymamak demektir.Bağlılık bilinçsizliktir."
- Belki de,deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı.
- -Ses hiç kesilmeden sürüyordu. Winston bir an kendine geldi ve ötekilerle birlikte bağırıdığını, topuklarını var gücüyle iskemlenin basamağına vurduğunu fark etti.İki Dakika Nefret'in en korkunç yanı,insanın katılmak zorunda olması değil,katılmaktan kendini alamamasıydı.Otuz saniye sonra en küçük bir zorlamaya gerek kalmıyordu.Tüm topluluk,elektrik akımına kapılmışçasına,ürkünç bir kin ve nefretle azgınlaşıyor,öldürme,işkence yapma,yüzleri bir balyozla yamyassı etme isteğine kapılıyor,insanlar ellerinde olmadan yüzleri kaskatı kesilerek çılgınlar gibi bağırıp çağırıyorlardı.Ama yine de,duyulan öfke,bir pürmüzün alevi gibi bir nesneden öbürüne yöneltilebilen,soyut,kimseyi hedef almayan bir duyguydu.
-Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar.
-Onlardan nefret ederek ölmek, özgürlük buna denirdi işte.
-Geleceği merak ediyorsanız, insan suratına yapışmış bir postal hayal edin, her zaman...
-Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir.
-Herkes eşittir; ama bazıları daha eşittir.
-NASIL'ını anlıyorum:NEDEN'ini anlamıyorum.
-Gerçekler,ne yaparsanız yapın,gizlenemezdi.Araştırıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir,işkence yaparak sizden sökülüp alınabilirdi.Ama amacınız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa,sonuç ne fark ederdi ki? - 'Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.'
http://www.kontesce.com/2014/08/hayvan-ciftligi-george-orwell.html - İnsanlar, emeğimizle ürettiklerimizin neredeyse tümünü bizden çalıyorlar. İşte, yoldaşlar, tüm sorunlarımızın yanıtı burada. Tek bir sözcükte özetlenebilir. İnsan. Tek gerçek düşmanımız İnsan'dır. İnsan'ı ortadan kaldırın, açlığın ve köle gibi çalışmanın temelindeki neden de sonsuza dek silinecektir yeryüzünden."
- O yıl hayvanlar bir önceki yıldan çok daha fazla çalıştılar. Bir yandan yel değirmenlerinin, hem de duvarlarının kalınlığı iki katına çıkartılarak yeniden inşa edilmesi ve inşaatın önceden belirlenen tarihte tamamlanması; öte yandan çiftliğin gündelik işlerinin yürütülmesi, olağanüstü bir çaba gerektirmişti. Hayvanlar, zaman zaman, Jones'un döneminde olduğundan daha faazla çalışmalarına karşın daha iyi beslenmediklerini fark eder gibi oldular. Squealer, pazar sabahları, ayağıyla tuttuğu uzun bir kağıt parçasından birtakım rakamlar okuyarak, çeşitli gıda maddelerinin üretiminin yüzde iki yüz, yüzde üç yüz, yüzde beş yüz arttığını açıklıyordu. Hayvanlar, Ayaklanma'dan önceki koşulları artık doğru dürüst anımsamadıklarından, ona inanmamak için bir neden göremiyorlardı. Ama gene de, öyle günler oluyordu ki, daha az rakam dinleyip daha çok yemek yiyeceğimiz günleri ne zaman göreceğiz, diye düşünmeden edemiyorlardı.
Artık bütün emirler Squealer ya da öteki domuzlardan biri tarafından iletiliyordu. Napoleon ancak on beş günde bir halkın arasına çıkıyor, çıktığı zaman da yanında da yalnızca köpeklerden oluşan maiyeti değil, siyah bir horoz da bulunuyordu. Horoz önden yürüyor, ve Napoleon konuşmasına başlayacağı zaman bir borazancı gibi, avazı çıktığı kadar, "Ü-ürü-üüü" diye ötüyordu. Napoleon'un, çiftlik evinde bile ötekilerden ayrı odalarda kaldığı söyleniyordu. Yemeklerini yalnız başına yerken, yanı başında iki köpek bekliyor; bir zamanlar oturma odasındaki cam dolapta duran Crown Derby yemek takımını kullanıyordu yalnızca.