Aşk kaderidir insanın, alnında yazısıdır, gönülde sızısıdır. Ve yoksa eğer yani ki yazmamışsa kudret kalemi ile Kâtip onu alnına, beyhudedir uğraşmak. Yazılmamışı yazmaya çalışmak ne boş iş. Veyl olsun...

AŞK vazgeçilmez olandır, bedende değil de canda yer bulandır AŞK.
O vakit neyi seviyorsan sen, Aşkın ona olmaz mı?
Hem Âşık olmazsan eğer, aşkı sinene koyan darılmaz mı.?

Yalnızca bir türlü Aşk vardır. Ama suretleri binlerce türlüdür. Aşk bir kara toprağa, Aşk bir damla suya, Aşk bir parça kağıda dahi olur. Aşkı neden bir bedene hapsediyorsun? Aşk herşeyin özünde olan değil midir?

Meğer Aşkı surete sığdırırsan boğulurmuşsun. Yanarmış da kavrulurmuşsun.
Dilbere Aşk edersin ama Aşk bâki kalır da güzeli unuturmuşsun...

Bizim tarihimizde ilk kurulan kıraathaneler iki şeyin buluşmasını sağlamış ilginç bir tesadüfle;
Çay ve Kitap. Ki ondan adına kıraathane demişler...

Allah için yaptığın letafet, Nefs için yaptığın felakettir...

Biz Türkler Çay içmezsek ölürüz demek ki .... :)

Sen bütün yaratılmışlarda Aşk yok mudur sanırsın? Toprak aşık olmasa insan olmazdı, kelam aşık olmasa lisan olmazdı, tohum aşık olmasa gül olmazdı, ateş aşık olmasa kül olmazdı ve şem aşık olmasa nur saçmazdı. Aşık olan bir adem aşktan gayrı bir kelam eder mi hiç? Ya bütün bu mahlukatı yaratan yaratan Aşk ise nasıl onun vücut verdiği Aşksız olacak?

Güller ölüyor, zaman ölüyor, kelam ölüyor ve yürüyor âşıklar.
Zira o ölmüyor, ölüm Aşk'ı öldürmüyor...

Ezelden vardır aşk. O ezelde gördüğün Cemal'i hatırlamak için bu denli yanıyor gönlünde süveyda. Yusuf Ona benziyor diye kan ağlıyor Züleyha. Kays o vakti hatra düşürmek için Leyli bir göze mecnun, aşıklar ezelde Yâr'dan ayrıldıklarından böyle mahzun.
Bu sebeple ki, aşk bedenin değil de ruhun nasibidir. Bedenle aşkı idrak edemezsin.
Ben dahi o vakitte aşk dedim de halen dahi inliyorum.