- Şimdi arkanıza yaslanın ve bir an düşünün n'olur. Bir baba, on sekiz yıl önce öldürülen ve kaybedilen oğlunun, kafatası ve kemikleri, yanmış halde bir kuyunun dibinde bulundu diye sevinç gözyaşları döküyor! Bundan sonraki tüm sevinçlerim bu ülkeye haram olsun...(syf,115)
- Zavallı valizimin bir türlü kapanmayan fermuarını halı dokurken kullanılan kındapla bağlamıştı annem ve kındapın annem gibi koktuğunu keşfetmiştim. Sonraki geceler koynumda annemin kokusu, kındapla uyudum hep.(syf,118)
- Hastayı daha muayene etmeden, kapıda ilk gördüğünüz anda teşhisinizi koymalısınız. Çünkü, her hastanın ayrı bir yürüyüşü, bakışı ve ayrı bir kokusu vardır.
Manisalı bir aile ev yapımı konserve yapmışlar patlıcandan. Tüm aile oturmuş yemiş konserveyi. Çok kuvvetli bir zehir üremiş meğer konservede: Botulismus. Yedisi birden ölmüş.(syf,119) - ...Yataktan inerek yere battaniyenin üzerine sırtüstü yattım. Annem, elindeki boş reçete kağıdını iğneyle delerek bir yandan mırıl mırıl dualar okuyor, bir yandan da Kızılderililer gibi etrafımda dönüyordu. Beş altı tur attıktan sonra sobanın yanından aldığı kibritle delik deşik olmuş reçete kağıdını yaktı. Küllerini yine dualar okuyarak üzerime serpti. Başımdan ayak ucuma kadar sıvazlayarak işini bitirdi.(Nazar için) (syf,137)
- *Eskiden el yazması kitapların içine "ya hafız, ya kebikeç" yazılırmış. Bu duanın, kitabı haşarattan, nemden ya da yangından koruduğuna inanılırmış. Ve yine rivayet olur ki bu yazının mürekkebi böcekler için zehirli olan düğünçiçeği bitkisinin suyundan yapılırmış. Özel bir mürekkeple yazılan bir tür muska yani: "koruyan, esiyrgeyen kebikeç" anlamında... (syf,150)
- ... hiçbir şey yapmamaya karar veremeyen erkekler gibi, çok önemli bir şeye karar vererek (!) askere gitmiş... (syf,175)
- *"litost" kelimesine rastlayıncaya kadar. Çekçe bir kelime. Yalnızlık, hüzün, öfke, hayal kırıklığı, utanma, çaresizlik, isyan ve daha birçoğu. Hepsini kapsayan bir kelime. Derin bir "iç çekiş" yani. (syf,176)
- 12 Eylül Türkiye'si, oğullarının tabutunu arayan babaların ülkesi olarak hatırlanacaktır.
- Evet, artık akşam kendini dayatıyor ve ben çok yaşlandım. Ama müjdeler olsun, arkadaşlara da söyle, yavaş yavaş ölmeyi öğrendim. (s.177)
- Bu dünyada hala rüzgarlar esiyor ve onlar sizin terinizi kuruturlar. Mutlaka kuruturlar...