- "Dün gece yemek yedin mi?" Ses tonu suçlayıcıydı. Kafamı salladım. Bu kez ne tür bir büyük kural ihlali yapmıştım acaba? Çenesi kasılsa da yüzü ifadesizliğini koruyordu. "Bir şeyler yemelisin. O kadar kötü olman bu yüzdendi. Dürüst olmak gerekirse, içki içmenin bir numaralı kuralı bir şeyler yemektir." Elini saçlarının arasından geçirdi. Nedeninin çileden çıkması olduğunu biliyordum.
"Beni azarlamaya devam edecek misin?"
"Yaptığım bu mu?"
"Sanırım."
"Seni sadece azarladığım için şanslısın." - "O kitapları bana neden gönderdin, Christian?"
Sesim yumuşaktı. Çatal bıçağını bıraktı ve bana dikkatle, gözleri anlaşılmaz bir duyguyla parlayarak baktı. Lanet olsun. Dilim damağım kurumuştu.
"Pekala, o bisikletli seni az kalsın eziyordu ve seni kollarımın arasında tutarken ve sen bana, ?Öp beni, öp beni Christian,' dercesine bakarken..." Elini saçlarının arasından geçirdi. "Anastasia, ben kalpler ve çiçekler tarzı bir adam değilim. Romantizmle işim olmaz. Zevklerim farklıdır. Benden uzak durmalısın." Yenilgiyi kabul eder gibi gözlerini yumdu. "Yine de senden uzak durmamı imkansız kılan bir şey var. Ama sanırım, bunu çoktan anlamışsındır."
"O zaman durma," diye fısıldadım.
Gözleri irileşerek iç geçirdi. "Sen ne dediğini bilmiyorsun." - Hiç sahip olmadığım bir şeyi kaybettiğim için ağlıyordum.Ne saçma.Hiç olmamış bir şeyin,alt üst olmuş umutlarımın,hayallerimin ve tadı kaçan beklentilerimin yasını tutmak.
- Yakarır gibi,sever gibi,üzerime titrer gibi . . . beni sever gibi.
- Bu allak bullak eden bu korkunç duygu daha ne kadar sürecekti ?Bu araf ' ta kalma halim daha ne kadar süreçekti.
- Benimsin diye fısıldadı. Sadece benim bunu sakın unutma.
- Sesi erimiş karamelli bitter çikolata gibi sıcak ve boğuktu... ya da her neyse işte.
- Kendi zihnine tamamen hâkim olan bir adam hak ederek kazandığı herşeye hâkim olabilir.
- Kokusunu soludum. Cennetten çıkma kokusu koca dünyada en sevdiğim kokuydu."
- Buradasın, çünkü seni yalnız bırakmaya gücüm yok!